AÖL Türk Dili ve Edebiyat 4 Kitabı
Ders Özetleri, Türk Dili ve Edebiyatı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 4 – 1,2. ÜNİTE ÖZETİ

Türk Dili ve Edebiyatı 4 Ders Notları ve Testler

1.ÜNİTE  ROMAN

SEFİLLER

Soru:

a. (I) Victor Hugo, roman ve oyunlarında (II) Fransız toplumunun çeşitli dönemlerini
anlatmıştır. Sonbahar Yaprakları, (III) Kral Eğleniyor, Sefiller, (IV) Cromwell gibi
eserleriyle realizm akımının öncülüğünü yapmıştır.
Yukarıdaki numaralanmış örneklerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I      B) II       C) III        D) IV
Çözüm: Victor Hugo, romantizm akımının öncüsüdür. D seçeneği

b. — Duydunuz mu kardeşim, diye mırıldandı.
Sefiller kitabından alınan bu cümledeki yazım ve noktalamayla ilgili özellikleri yazınız.

Çözüm: 
Cümle büyük harfle başlar.
“—” Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma
çizgisi de denir.
“,” Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur.
“.” Cümlenin sonuna konur.
UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kullanılmaz.

Victor Hugo (1802-1885): Çocukluğunda özellikle Latin edebiyatı üzerine sağlam bir öğrenim gördü. 1830’da Romantizmin en güçlü beyni olarak nitelendirildi. Derin kavrayışa ve öngörülerine yer verdiği şiir ve düzyazılarıyla Fransız edebiyatının önemli sanatçısı olmuştur. Zengin bir düşünce yapısı ve sıcak anlatımı ile okuyucuyu çok çabuk etkileyen sıradan sevinç ve acıların gücünü basit bir dille çok iyi anlatan, geniş düşünebilen yaratıcı bir üslubu vardır . Romanlarında olaylar arsındaki ilişkileri iyi kurmuş ve karakterlerin bütün özelliklerini okuyucuya çok iyi yansıtmıştır.
Eserleri
Roman: Sefiller, Cromwell, İzlanda Hanı, Notre Dame’ın Kamburu, Deniz İşçileri, Gülen Adam.
Şiir: Düşünceler, Azaplar, Küçük Destanlar, Yüzyılların Efsanesi, Sokak ve Orman Şarkıları, Usun Dört Rüzgarı, Uğursuz Yıllar, Sonbahar Yaprakları, Şafak Türküleri, Gönülden Sesler, Işınlar ve Gölgeler…
Manzum oyun: Kral Eğleniyor, Derebeyler…
Düzyazı oyun: Mary Tudor, Padova Tiranı Angelo, Özgürlükte Tiyatro…
Eleştiri yazısı: Karışık Edebiyat Felsefe, William Shakespeare.
Siyasal yazı: Küçük Napolyon, Bir Suç Öyküsü, Eylemler ve Sözler, Sürgünden Önce…

Tanzimat Dönemi’nde Roman

Tanzimat Dönemi’nde ;
İlk yerli roman, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
İlk edebî roman, Namık Kemal’in İntibah
İlk tarihî roman, Namık Kemal’in Cezmi
İlk realist roman, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası
İlk köy romanı, Nabizade Nazım’ın Karabibik
İlk polisiye roman, Ahmet Mithat Efendi’nin Esrâr-ı Cinâyât adlı eserdir.

Romantizm, 18.yy’ın sonlarında başlayıp 19.yy’ın ortalarına kadar devam eden ve klasisizme tepki olarak ortaya çıkan bir edebiyat akımıdır.

Romantik akımın dünya edebiyatındaki temsilcileri; Montesquieu (Montesküyo), Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Russo), Victor Hugo Alexandre Dumas (Aleksandır Düma); Goethe (Göte) ve Friedrich Schiller (Firederik Şiller); Lord Byron (Lord Bayrın); Aleksandr Puşkin…

Türk edebiyatında ise Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi ve Şemsettin Sami romantizmin önemli temsilcileridir.

İNTİBAH – NAMIK KEMAL

Çözümlü Örnek Soru
a. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi romantizmin temsilcileri arasında yer almaz?
A) Aleksandr Dumas  B) J. J. Rousseau
C) Goethe                  D) La Fontaine
Çözüm: La Fontaine klasiktir. D seçeneği

b. “Uğursuz bir aşktan henüz kurtulmuş olan Ali bey ilk rastladığı bu güzel kıza Gönlünü kaptırmış, kalbi şiddetle çarpmaya başlamıştı.”
Verilen cümledeki yazım yanlışını gidererek cümleyi yeniden yazınız.
Çözüm: “Uğursuz bir aşktan henüz kurtulmuş olan Ali Bey ilk rastladığı bu güzel kıza gönlünü kaptırmış, kalbi şiddetle çarpmaya başlamıştı.”

Namık Kemal, 1840’ta Tekirdağ’da doğmuş, 1888’de vefat etmiştir. Tanzimat Dönemi’nin “en gür sesli vatan şairi” olarak tanınmıştır. Hürriyet kavramını şiirde ilk kez kullanan şairdir. Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır. Gazel, kaside, murabba gibi eski nazım biçimleriyle yeni kavram ve konuları; kanun, vatan, hürriyet, adalet, hak, hukuk işlemiştir. Şiirlerinde aruz ölçüsünü, tiyatrolarında geçen bazı şiirlerinde ise hece ölçüsünü kullanmıştır. Toplum için sanat ilkesine bağlıdır. Romantizm akımının etkisinde kalmıştır. Romanları teknik açıdan kusurludur. Araya girip bilgi vermiştir.

Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından yana olmuş ve özellikle tiyatrolarını sade bir dille yazmıştır. Tiyatroyu halk eğitiminde bir araç olarak görmüştür. Tiyatro yapıtlarının konularını günlük hayattan veya tarihten almıştır. Ona göre “Tiyatro bir eğlencedir ve eğlencelerin en faydalısıdır.” Tiyatrolarının tümü dramdır. “Vatan yahut Silistre” isimli oyunu sahnelendikten sonra Magosa’ya sürülmüştür. Türk edebiyatındaki yerini, düzyazı alanında; özellikle roman, tiyatro, makale, biyografi, eleştiri, tarih türünde yazdığı yapıtlar belirlemiştir. Gazetecilik yönü de vardır, Ziya Paşa ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkarmıştır. Sosyal ve siyasi konularda hicivler de yazmıştır. Encümen-i Şuara topluluğunda yer almıştır. Osmanlıcılık düşüncesini benimsemiştir. “Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazat-ı Şamildir” makalesinde dil ile ilgili görüşlerini ortaya koymuştur. “Renan Müdafaanamesi”ni Fransız tarihçi Ernest Renan’ın “İslamiyet,
ilerlemeye engeldir.” düşüncesini çürütmek için yazmıştır.

Eserleri
Roman: İntibah, Cezmi
Tiyatro: Vatan Yahut Silistre,Celalettin Harzemşah, Zavallı Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Karabela
Eleştiri: Tahrib-i Harabat, Takip,İrfan Paşa’ya Mektup, Renan Müdafaanamesi
Anı: Magosa Hatıraları
Biyografi: Fatih Sultan Mehmet, Selahaddin-i Eyyubi, Yavuz Sultan Selim…

Servetifünun Romanının Özellikleri

Servetifünun Dönemi’nde roman tekniği modern ve sağlamdır. Bu dönemde Tanzimatçılarda görülen kurgu hataları, üslup eksiklikleri, acemilikler kaybolmuştur. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı biçimde verilmiştir.
Yazarlar, eserde kişiliğini gizlemiştir. Esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmamış, kişiliklerini gizlemişlerdir.

Servetifünuncular, Tanzimat’la başlayan dilde sadelik anlayışından uzak durmuş, aydın kesim için süslü ve sanatlı bir dille eserler vermiştir.

Sanatçılar duygu ve düşüncelerini anlatmak için Arapçadan, Farsçadan, Batı edebiyatından kelimeler ve tamlamalar kullanmışlardır.

Servetifünun sanatçıları yaşadıkları dönemdeki siyasal baskılar ve sansür nedeniyle bireysel konulara yönelmiştir.

Bu dönemin romancıları; Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf ve Hüseyin Cahit Yalçın’dır.

EYLÜL – MEHMET RAUF

Realizm 19. yüzyılın ikince yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak ortaya çıkmış bir edebiyat akımıdır. Daha çok roman ve hikâyede başarılı olan realizm, 1857’de yayımlanan Gustave Flaubert (Gustav Fulober)’in “Madam Bovary” adlı eseriyle romantizm karşısında kesin bir üstünlük sağlamıştır.

Çözümlü Örnek Soru
a. Necip’in kadınlar hakkındaki görüşleri neden olumlu değildir?
A) Nefret ettiği için          B) Aldatıldığı için
C) Sevgisiz olduğu için   D) Saygısız olduğu için
Çözüm: CEVAP: B

Mehmet Rauf (1875-1931): Servetifünun Dönemi romancılarındandır. Bahriye mektebini bitirerek deniz subayı oldu. Girit ve Almanya’ya gönderildi. 1908’den sonra bahriyeden ayrıldı, hayatını yazı yazarak sürdürdü. Cumhuriyet döneminde bazı dergiler çıkardı. İlk hikâyesi, on altı yaşındayken Halit Ziya’nın İzmir’de çıkardığı Hizmet gazetesinde basıldı. Daha sonra İstanbul’da Mektep dergisinde yazmaya başladı. Garam-ı Şebab adlı romanı İkdam’da basıldı. Mensur şiir, hikâye, roman ve tiyatro türlerinde otuzdan fazla eseri vardır. Ona büyük şöhret sağlayan eseri Eylül romanıdır.
Eserleri:
Hikâyeleri: İhtizar, Âşıkâne, Son Emel, Hanımlar Arasında, Menekşe, Bir Aşkın Tarihi, Kadın İsterse, Üç Hikâye, Pervaneler Gibi İlk Temas İlk Zevk, Aşk Kadını, Eski Aşk Geceleri, Gözlerin Aşkı.
Mensur Şiir: Siyah İnciler.
Tiyatro: Ferdi ve Şürekası, Pençe, Cidal, Yağmurdan Doluya, Sansar.

Millî Edebiyat Dönemi

Millî Edebiyat Dönemi Türk romanının genel özellikleri;

• Bu dönem romanı hikâyede olduğu gibi sosyal konulara eğilmiş ve vatan, millet, Anadolu, bağımsızlık… gibi millî konularda eserler verilmiş, böylece “memleket edebiyatı” çığırı açılmış, “Halka doğru” ilkesiyle hareket edilmiştir,
• Millî Edebiyat romanlarında sanatçılar özellikle gözleme önem vermişler ve eserlerinde gözlemlerini kullanmışlardır.
• Dil, hikâyede olduğu gibi sade ve konuşma diline yakındır. Konuşma dili yazı diline aktarılmıştır. Cümleler, Türkçenin yapısına uygun ve kısa cümlelerdir. İstanbul Türkçesi kullanılmıştır,
• Sanatçılar eserlerinde İstanbul dışına da açılmış, özellikle Anadolu hakkında birçok eser yazmışlardır,
• Teknik yönden başarılı roman ve hikâyeler yazılmıştır,
• Bu dönemin önemli romancıları, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay ve Reşat Nuri Güntekin’dir.

ATEŞTEN GÖMLEK – HALİDE EDİP ADIVAR

Çözümlü Örnek Soru
(I) Millî Edebiyat Dönemi’ndeki hikâye ve romanlarda olay ve mekân Anadolu’nun çeşitli yörelerinden seçilmiştir. (II) Bu dönemde olay hikâyesinden çok, durum hikâyesi yazılmıştır. (III) Servetifünuncuların ağır diline karşılık, bu dönemde eserlerin yalın bir dille yazılmasına özen gösterilmiştir. (IV) Halkın yaşamı gözlemci bir tavır ve realist tutumla anlatılmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) I      B) II      C) III      D) IV

Çözüm: Durum hikâyesi, Cumhuriyet sonrası yazıldığından doğru seçenek B’dir.

Halide Edip Adıvar (1884-1964): Millî Edebiyat akımının ünlü romancılarındandır. İstanbul Üniversitesinde edebiyat ve İngiliz dili ve edebiyatı profesörü olarak çalışmıştır. Edebiyatçılığının yanında bir asker gibi cephe gerisinde mücadele vermiştir. İzmir’in işgal edilmesinden sonra Sultanahmet Mitingi’ndeki hararetli konuşması Kurtuluş Savaşı’nda bizzat cepheden cepheye koşması “Halide Onbaşı” olarak anılmasını sağlamıştır.
Hitabetiyle ön plana çıkmıştır. Eserleri romantizmden realizme doğru bir gelişme gösterir. Romanlarında ilk başta aşk temasını, kadın psikolojisini ele alır. Daha sonra Türkçülük, milliyetçilik ve memleketçilik konularına yönelir; kişileri yaşadıkları olay çevresinde, gelenek ve göreneklere bağlayarak anlatır. Romanlarında canlı, kuvvetli karakterler yaratır.
Halide Edip’in, ilk dönem romanlarında güçlü kadın kahramanlar öne çıkar. Kahramanların ruhsal durumları başarıyla çözümlenir. Seviye Talib, Handan, Kalp Ağrısı bu tür romanlardandır. Kurtuluş Savaşı dönemi romanlarında, Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşı’na katılmasıyla Halide Edip’in sanat anlayışında değişiklik olur. Bu dönemde Anadolu insanının, sabrını, direnişini, fedakârlığını ve yurt sevgisini görür. Türkçülük akımının etkisiyle toplum yapısını yansıtan Kurtuluş Savaşı ile Anadolu kent ve kasabalarındaki kimi çevrelerin değişik tutumlarını, çetelerin direnişlerini, kabaran millî coşkuyu anlatan toplumcu sayılabilecek eserler kaleme alır. Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Zeyno’nun Oğlu bu dönemin romanlarındandır.  

Eserleri:
Roman: Heyula, Raik’in Annesi, Seviye Talip, Handan,Yeni Turan,Mev’ud Hüküm, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Sinekli Bakkal, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Kerim Ustanın Oğlu …
Öykü: İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922), Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt.
Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh.
Anı: Türkün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev .

Dil Bilgisi

Cümle Çeşitleri
Cümleler; yükleminin türüne ve yerine, anlamlarına, oluşturulma biçimlerine göre çeşitlere ayrılır:

A. Yüklemine Göre Cümleler
B. Öge Dizilişine Göre Cümleler
C. Anlamına Göre Cümleler
Ç. Yapısına Göre Cümleler

A. Yüklemine Göre Cümleler
1. Fiil Cümlesi
Yüklemi basit ya da birleşik çekimli fiil olan cümlelerdir.
Kızcağız, seni çıldırasıya seviyor.
Bu cümle yüklem “sev-” fiili olduğundan, fiil cümlesidir.
2. İsim Cümlesi
Yüklemi isim soylu kelime ya da kelime grubu olan cümlelerdir. Yüklemi fiil olmayan bütün cümleler isim cümlesidir.
Allah için güzel insandır.
Bu cümle yüklem isim soylu “insan” kelimesi olduğundan, isim cümlesidir.

B. Öge Dizilişine Göre Cümleler
1. Kurallı (Düz) Cümle
Yüklemi cümlenin sonunda bulunan cümlelerdir.
— Sana dün de söyledim.
Bu cümle yüklem (söyledim) en sonda bulunduğundan, kurallı cümledir.
2. Devrik (Kuralsız) Cümle
Yüklemi cümlenin başında veya ortasında bulunan cümledir.
Annesinin belki fikrinden korktu Ali Bey.
Bu cümle yüklem (korktu) ortada bulunduğundan devrik cümledir.
3. Eksiltili Cümle
Yüklemi yazılmayıp yüklemini okuyucunun, zihninde tamamlaması beklenen cümledir. Eksiltili cümlelerin sonuna üç nokta konur.
Önümüzde göz alabildiğine dağlar…
Yüklemi yazılmayan bu cümlenin sonuna “sıralanmış” gibi bir kelimeyi yüklem olarak getirebildiğimiz için bu cümle, eksiltili bir cümledir.

C. Anlamına Göre Cümleler
1. Olumlu Cümle
Cümlede yüklem durumundaki fiilin gerçekleştiğini veya yüklem durumundaki varlık ya da kavramın var olduğunu, bulunduğunu bildiren cümlelerdir.
Arar, başkasını bulurum.
Bu cümlede “aramak ve bulmak” fiillerinin gerçekleşmesi söz konusu olduğu için, cümle anlamca olumludur.

2. Olumsuz Cümle
Cümlede yüklem durumundaki eylemin gerçekleşmediğini veya yüklem durumundaki varlık ya da kavramın var olmadığını, bulunmadığını bildiren cümlelerdir.
Fiil cümlesinde olumsuzluk -ma / -me (geniş zamanda – maz, -mez) ekiyle sağlanır.
İsim cümlesinde olumsuzluk “değil / yok” kelimeleriyle ya da “-sız, -siz” ekiyle sağlanır.
Sözlerinin ne tesir yaptığını anlamak istemiyordu.
Orası bu mevsimde soğuk değildir.
Bu cümlelerde “istemek ” fiilinin gerçekleşmemesi, “soğuk” kavramının söz konusu olmamasından dolayı cümleler anlamca olumsuzdur.
a. Anlamca Olumsuz Yapıca Olumlu Cümle
Bazı cümleler, olumsuzluk ifade eden ek ya da kelime almadığı hâlde olumsuz anlam taşıyabilir. Böyle cümlelere yapıca olumlu, anlamca olumsuz cümle denir.
Sizden ayrı yaşamaya dayanacak gücüm mü var? (gücüm yok)
Bu cümlede yüklem (var), olumsuzluk ifade eden ek ya da kelime almadığı için anlamca olumludur. Ancak, soru biçiminde düzenlenmiş cümlede amaç soru sormak değil, yüklemde söylenenin (var) tersini (yok) kastetmektir. Dolayısıyla bu cümle yapıca olumlu, anlamca olumsuzdur.
b. Anlamca Olumlu Yapıca Olumsuz Cümle
Bazı cümleler, olumsuzluk ifade eden ek ya da kelime aldığı hâlde olumlu anlam taşıyabilir. Böyle cümlelere yapıca olumsuz, anlamca olumlu cümle denir.
Aslında ders çalışmıyor değil. (çalışıyor)
Bu cümlede yüklem (çalışmıyor değil), olumsuzluk eki (-ma) ve olumsuzluk bildiren kelime (değil) aldığı için yapıca olumsuzdur. Ancak, bu cümlede amaç, yüklemde söylenenin (çalışmıyor değil) tersini (çalışıyor) kastetmektir. Dolayısıyla bu cümle anlamca olumlu, yapıca olumsuzdur.
3. Soru Cümlesi
İçinde soru eki ya da soru kelimelerinden biri bulunan ve soru anlamı taşıyan cümlelerdir.
Neden sen de bizimle sinemaya gelmiyorsun?
Sınavın nasıl geçti?
4. Şart Cümlesi
Yargının gerçekleşmesinin bir koşula bağlandığı cümlelerdir.
Çalışırsan başarırsın.

5. İstek Cümlesi
İstek anlamı taşıyan cümlelerdir.
Yarın sergiye gidelim..
6. Emir Cümlesi
Emir anlamı taşıyan cümlelerdir.
Çevrenizi temiz tutun.
7. Ünlem Cümlesi
İçinde ünlem ya da ünlem değeri taşıyan kelimeler bulunan cümlelere ünlem cümlesi denir.
Aman, bu ne güzellik böyle!

Ç. Yapısına Göre Cümleler
Cümlelerde; yargı (yüklem) sayısına ya da yan cümlecik olup olmamasına bakılır.
Cümleler yapısı yönüyle dörde ayrılır.
1. Basit Cümle
2. Birleşik Cümle
3. Sıralı Cümle
4. Bağlı Cümle

1. Basit Cümle
Tek yüklemi bulunan tek yargı bildiren cümlelerdir.
“Türkün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev” eserleri Halide Edip Adıvar’a aittir.

2. Birleşik Cümle
Yargı bildiren yüklemin dışında yan cümleciği de bulunan cümledir.
Yan cümlecik: Cümlede kendi içinde cümle özelliği gösteren ve daha çok, fiilimsiyle kurulan kelimeye ya da kelime grubuna yan cümlecik; geri kalan bölüme ise temel cümlecik denir. Yan cümlecik, genellikle temel cümleciğin bir ögesi olur.
Arkadaşım, yarın bu okula yazılacağını söyledi.
Bu cümlede, nesneyi bulmak için yükleme sorduğumuz “neyi” sorusuna cevap olan “yarın bu okula yazılacağını” kelime grubu, içinde eylemsi bulunduğu için yan cümleciktir. Aşağıdaki cümlelerde koyu olarak yazılan yan cümleciklerin oluşturduğu ögeler ayraç içinde belirtilmiştir.
Onu gördükçe umutlanıyor. (yan cümlecik zarf görevinde)

Birleşik cümleler dörde ayrılır.
a. Girişik Birleşik Cümle

b. Şartlı Birleşik Cümle
c. Ki’li Birleşik Cümle (İlgi Cümlesi)
ç. İç İçe Birleşik Cümle

a. Girişik Birleşik Cümle
Yan cümleciği fiilimsi ile kurulan birleşik cümledir.
Okuduğun romanların özetlerini bir deftere yaz. (yan cümlecik nesne görevinde)
b. Şartlı Birleşik Cümle
Yan cümleciği dilek-şart (-sa, -se) kipiyle kurulan birleşik cümledir. Dilek-şart kipinin oluşturduğu bölüm yan cümleciktir.
Problemi bu yoldan çözersen daha çok zaman kazanırsın.
c. Ki’li Birleşik Cümle (İlgi Cümlesi)
Yan cümleciği temel cümleciğe “ki” bağlacıyla bağlanan birleşik cümledir.
Anladım ki senden uzak olmuyor.
ç. İç İçe Birleşik Cümle
Yan cümleciği başka bir cümle tarafından oluşturulan birleşik cümledir. Bu cümlelerde yan cümlecik genellikle nesne görevindedir.
Kapıdaki tabelada, rahatsız etmeyin, yazıyor. Yan cümlecik (Nesne)

3. Sıralı Cümle
Birden fazla yargının (yüklemin) birbirine virgül (,) ya da noktalı virgül (;) ile bağlanmasıyla oluşan cümledir.
Yazın Marmaris’e gider, orada dinlenirdik.
birinci cimle                       ikinci cümle
Bu cümlede, iki yüklem (gider, dinlenirdik), yani iki ayrı cümle vardır. Birinci cümle, ikinci cümleye virgülle bağlanarak sıralı cümle oluşturulmuştur.
a. Bağımlı Sıralı Cümle
Öge ortaklığı olan sıralı cümledir.
Yaşlı adam buraya kadar geldi, sizi sordu. (özne ortak)
Seni aramış ama bulamamış. (özne ve nesne ortak)
b. Bağımsız Sıralı Cümle
Öge ortaklığı olmayan sıralı cümledir.
Yağmur durmuştu / yollar çamurdan görünmüyordu
birinci cümle               ikinci cümle

Bu cümlenin yüklemlerine (durmuştu, görünmüyordu) ögeleri bulmak için gerekli sorular sorulduğunda cümlelerde öge ortaklığı olmadığı görülür.

4. Bağlı Cümle
Birden fazla cümlenin birbirine bağlaçla bağlandığı cümledir. Sıralı cümledeki virgül ya da noktalı virgül yerine, bağlaç getirilmesiyle elde edilir.
Sinemanın kapısı açıldı ve izleyiciler dışarı çıktı.
birinci cümle                            ikinci cümle
Sabah erken kalktı ama yine de otobüse yetişemedi.
Sporcularımız iyi mücadele etti ancak yenilmekten kurtulamadı.
Bu iki kalın kitabı okuduk da sınava girdik.
Kardeşim bugün ne aradı ne sordu.

Çözümlü Örnek Soru
a. Sevmeyi sanat hâline getirenlerin harcıdır sanatı sevmek. Şiir mükemmel bir inceliş, muhteşem bir yüceliştir. Bir çocuğun rüyasız sevinci, bir çiçeğin gözyaşıdır. Toprağın,
çimenin kokusudur yağmur sonrası.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümle    B) Olumlu cümle   C) İsim cümlesi     D) Basit cümle
Çözüm: A seçeneği. Yüklemi söylenmemiş cümlelere eksiltili cümle denir. Eksiltili cümlede yüklem olmadığından yüklem, cümlenin söylenişine göre cümledeymiş gibi düşünülür.

b. Ayşe ( ) Ayşe de mi vuruldu( )
Elimde İhsan ( ) ın eli gerildi ( ) Parmaklarıma soğuyan parmakları sarıldı ( ) Parmaklarımı
koparır gibi çektim. ( ) Sedyenin üzerindeki kaputu fırlattım ( ) Altında Ayşe ( ) nin
baş örtüsü açıldı ( ) siyah ( ) kesik saçlı başı bir çocuk gibi çıktı.
Yukarıda verilen yay ayraçlara uygun noktalama işaretlerini getiriniz.
Çözüm:
— Ayşe (,) Ayşe de mi vuruldu (?)
Elimde İhsan (’) ın eli gerildi (.) Parmaklarıma soğuyan parmakları sarıldı (.) Parmaklarımı
koparır gibi çektim (.) Sedyenin üzerindeki kaputu fırlattım (.) Altında Ayşe
(’)nin baş örtüsü açıldı (,) siyah (,) kesik saçlı başı bir çocuk gibi çıktı (.)

2. ÜNİTE   TİYATRO

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Kökeni eski inanç ve geleneklere dayanan modern tiyatronun dışında kalan göstermelik türlere verilen addır. Bu başlık altında Karagöz, orta oyunu, kukla, meddah ve köy seyirlik oyunları yer alır. Bu türler klasik tiyatrodan çok farklıdır. Şarkı, dans ve söz oyunlarına dayanan geleneksel tiyatro, yazılı bir metne dayanmaz. Geleneksel tiyatroda güldürü ögesi ön plandadır. Bunun yanında ders verici ve eğitici özelliği de vardır. Genellikle sahnesiz oyunlardır.

Karagöz ve orta oyunu birbirine benzemekle birlikte sahneleniş yönüyle birbirinden ayrılır. Meddah, tek kişilik oyundur. Kukla geleneği ise çok eskiye dayanan bir türdür.

Karagöz’ün piri ve yaratıcısı Şeyh Küşteri sayılır. Gölge oyununun iki kahramanı Karagöz ile Hacivat öyle sevilmiştir ki halk, onları yaşamış kişiler olarak görmek istemiş, bazı söylentilerle onların yaşadıklarını ileri sürmüşlerdir.

Karagöz’ün Bölümleri

1. Mukaddime: Oyun Hacivat’ın girişi ve sözleriyle açılır.

2. Muhavere : Bu bölüm Karagöz ve Hacivat arasında geçer. İki kişiden fazla kişinin de bu bölümde yer aldığı görülmüştür.

3. Fasıl : Fasıl, oyunun kendisidir. Bu bölümde Hacivat ve Karagöz’den başka olay kişileri de bu bölümde görülür, oyuna katılırlar.

4. Bitiş : Karagöz oyunun bittiğini haber verir, kusurlar için özür diler, gelecek oyun duyurulur.

Çözümlü Örnek Soru
Gölge oyunudur. Bir hayal perdesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan farklı kültürlerin canlandırmasıdır.
Yukarıda tanıtılan geleneksel tiyatro türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karagöz    B) Orta oyunu    C) Meddah    D) Köy Seyirlik Oyunu
Çözüm: Karagöz oyunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal zenginliğinin hayal perdesine yansımış şeklidir. A seçeneği doğrudur.

Orta oyunu

Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, dans ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur. Orta oyununun kişileri ve fasılları Karagöz oyunuyla büyük oranda benzerlik gösterir. Oyunun en önemli iki kişisi Kavuklu ile Pişekâr’dır. Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz’ün karşılığı, Pişekâr da Hacivat’ın karşılığıdır. Orta oyununda da gülmece ögesi, Karagöz oyunundaki gibi yanlış anlamalara, nüktelere ve gülünç hareketlere
dayanır. Orta oyununda kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir. Kavuklu Hamdi ile Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyununun önemli ustaları sayılır.

1. Mukaddime (Giriş): Pişekar ve Kavuklu’nun kendilerine özgü bir hava ile sahneye çıkması

2. Muhavere (Söyleşme): Kavuklu ile Pişekar arasında geçen, birbirini yanlış anlamaya dair komik konuşmalar

3. Fasıl (Oyun): Kavuklu’nun iş aradığı, Pişekar’ın ona iş bulduğu sahneler.

4.Bitiş : Oyunun son bölümüdür. Pişekâr, izleyicilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve yerini bildirir.

Çözümlü Örnek Soru
Dört yanı seyircilerle çevrilmiş bir meydanda, herhangi bir yazılı metne bağlı kalınmadan oynanan doğmaca (tuluat) oyun aşağıdakilerden hangisidir?
A) Meddah   B) Orta oyunu   C) Karagöz   D) Sinsin
Çözüm: Orta oyununda; oyuncular bir metne dayalı olarak değil doğaçlama olarak oynarlar. Oyunda taklitlere, yanlış anlamalara ve şivelere sıkça yer verilir. Dekor yoktur, her yerde oynanabilir. Cevap B seçeneği.

Şinasi’nin Şair Evlenmesi

Batı tarzında ilk Türk tiyatro örneğidir. Bu oyun, klasik Fransız tiyatrosunun ve özellikle Molière’in belirgin etki ve izlerini taşımaktadır. Bu bağlamda, Şinasi’nin yazdığı “Şair Evlenmesi”, türünün ilk örneği olması bakımından olduğu kadar bu türü ülkeye taşıması bakımından da önemlidir.

İbrahim Şinasi (5 Ağustos 1826 – 13 Eylül 1871), İstanbul’da doğan Türk gazeteci, şair, tiyatro yazarı ve düşünürdür. Gazetelerde yazdığı makalelerle, Fransızcadan yaptığı şiir çevirileriyle, edebî ve toplumsal eleştirileriyle, yazdığı tiyatro yapıtlarıyla ve kullandığı yalın, halkın anlayabileceği arı dille edebiyatta Batılılaşmanın ilk adımlarını atmıştır. Düz yazılarında sade bir dil kullanmıştır. Dildeki yalınlaşma çabasını, edebiyat ve tiyatro alanlarındaki eserleriyle desteklemiştir. Batı şiirini tanıtma, yeni şiir biçimlerini edebiyata getirme amacıyla Fransız klasik şairlerinden tercümeler yapmıştır.
Şinasi, birçok türde eser vererek kendisinden sonra gelecek olan genç sanatçılara da örnek olmuştur.Sanatçı, her şeyden önce ilklerin sanatçısıdır. İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, ilk özel gazete onun eseridir. Edebiyatımızda ilk defa noktalama işaretlerini kullanan da odur. Klasisizm akımından etkilenmiştir. Gazete ve edebiyatı halkı eğitmede bir araç olarak görmüştür. Agâh Efendi ile birlikte 1860’ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. Türk edebiyatında ilk makale örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval’i bu gazetenin ön sözü olarak yayımlamıştır.1862’de tek başına Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmıştır. Batılı anlamda ilk fabl örneklerini yazmıştır. Atasözleri üzerine ilk incelemeyi yapmıştır.
Eserleri: Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler), Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860 Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro eseridir fakat oynanmamıştır.), Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri), Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt), Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat edebiyatındaki ilk makale).

Moliere, Hastalık Hastası

Moliere Türk tiyatrosu için özel bir önem taşır. Batı tiyatro anlayışının ülkemizde iyice yerleşip benimsenmesinde ve Türk komedya yazarlığının yeni bir doğrultuda gelişmesinde Moliere’in etkisi vardır. Molière oyunlarında, sadece gülüp eğlendirmekle yetinmez, insan zaaflarını gözler önüne serer. “Molière’in en büyük başarısı, zamanında bir kukladan başka bir özelliği olmayan oyun kişilerini insanlaştırması, onlara derinlik vererek komedyaya insanı getirmiş olmasıdır.

Bilgiçlik taslayan kör cahiller, hastalarından para sızdırmaktan başka bir şey düşünmeyen hekimler, züppe asilzadeler… Molière komedilerinin ana malzemesini oluşturur.

Geleneksel Türk tiyatrosu ile modern tiyatroyu karşılaştıran aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) Geleneksel Türk tiyatrosu doğaçlama icra edilirken modern tiyatro yazılı metne göre sahnelenir.
B) Türk halk tiyatrosunda belirli tipler varken modern tiyatroda kişiler değişkendir.
C) Geleneksel Türk tiyatrosu türlerinin tamamı tek kişilik oyunlardır, modern tiyatroda kişi sayısı fazladır.
D) Geleneksel Türk tiyatrosunda konular güldürmeye yönelikken modern tiyatroda her türlü amaç güdülür.

Cevap: C seçeneği.

Moliere hem oyunu yönetir hem de başrolü “Argan”ı kendisi oynar. Moliere, Hastalık Hastası’nın sahneleneceği 17 Şubat 1673’te eşinin ve yakın arkadaşlarının sahne arkasında kalması için onca yalvarmalarına rağmen Argan rolüne çıkar ve son sahnede doktorluk yeminini ettiği sırada ağzından gelen kanı saklayarak oyununu bitirir. O gece Moliere’in son gecesidir. Hastalığın şiirsel bir çılgınlığa dönüştüğü son bölümle hem sahneye hem de hayata veda eder.
Yukarıda verilen metinden hareketle metin ve yazar ilişkisi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Bir metnin başarısında yazarın dili doğru ve etkili kullanmasının büyük payı olduğu
B) Yazarların dünya görüşlerinin eserlerine yansıdığı
C) Yazarların eserlerini oluştururken yalnız gözlemlerine başvurması gerektiği
D) Yazarların eserlerinde konu olarak kendi hayatlarını kullanabilecekleri

Moliere (1622-1673): Klasisizm akımının komedi türünde en büyük sanatçısıdır. Yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Oyunlarını insanların ve toplumun gülünç yanları üzerine kurmuş ancak yalnızca güldürmek için güldürü anlayışını yıkarak güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir. Tiyatroda töre ve karakter komedyası denilen bir türün oluşmasını sağlamıştır. Oyunlarında, kibarlık budalası sonradan görme zenginler, şarlatan hekimler, çaçaron kadınlar, paraya tapan cimriler gibi her toplumda rastlanabilecek tiplere yer vermiştir.
Eserleri: Gülünç Kibarlar, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi, Zorla Evlenme, Tartuffe, Don Juan, Adamcıl, Zoraki Hekim, Cimri, Kibarlık Budalası, Scapin’in Dolapları, Bilgiç Kadınlar, Hastalık Hastası…

AÖL TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 4 KİTABI – 3, 4, 5. ÜNİTE ÖZETİ

 

4 thoughts on “TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 4 – 1,2. ÜNİTE ÖZETİ

  1. Aselamu alaykum ben bu 4 yıldır açık öğretim okuyorum ama dersler bıraz bana zor gelıyor. Sizden bır rıcam olacak mümkünse bana 10te ders var vardır bana yardımci olursanız çok iyi olur. Çok teşekkür ediyorum allah razı olsun

admin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir