AÖL Türk Dili ve Edebiyatı 2 - 3, 4 ve 5 . Ünite
Ders Özetleri, Türk Dili ve Edebiyatı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2 – 3,4,5. ÜNİTE ÖZETİ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2 -1,2 . ÜNİTE ÖZETİ

3. ÜNİTE   BİYOGRAFİ – OTOBİYOGRAFİ

Biyografi (Yaşam öyküsü)
Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret gibi alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına biyografi denir. Eskiden bu tür yazılara “tercüme-i hâl” denirdi.
Biyografiler; yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır. Biyografilerde tarafsız ve gerçekçi olunmalı, bilgi ve belge, tanıklara, kanıtlara dayandırılmalıdır. Biyografide kronolojik sıra izlenebilir. Kişi tüm yönleriyle tanıtılır; kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirtilir. Öznel bir tutumdan uzak durulan biyografilerde; kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutularak açık, sade bir dil kullanılır.

Otobiyografi (Öz Yaşam Öyküsü)
Bir kişinin, hayatıyla ilgili dönemleri bütün ilginç yönleriyle geniş şekilde yazmasıyla oluşan yazılara otobiyografi denir. Otobiyografi için de hâl tercümesi ifadesi kullanılmıştır. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır.

Otobiyografiler her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir. Bütün bu iyi niyete rağmen otobiyografiler öznel eserler olarak kabul edilir. Çünkü kişi kendisini anlatmaktadır ve bunu yaparken tarafsız davranamaz.

Biyografi ve Otobiyografi Tarzında Yazılan Eserler

Necati Cumalı (Viran Dağlar); Hıfzı Topuz (Gazi ve Fikriye); Ayşe Kulin (Adı Aylin, Füreya, Köprü, Türkan, Veda-Esir Şehirde Bir Konak); Beşir Ayvazoğlu (Bozgunda Fetih Rüyası); Attilâ İlhan (Allahın Süngüleri-Reis Paşa, Gazi Paşa); Sadık Yalsızuçanlar (Gezgin, Cam ve Elmas, Anka); İskender Pala (Şah ve Sultan); Sinan Yağmur (Aşkın Gözyaşları) biyografik biçimde yazılmış romanlara örnek olarak gösterilebilir.
Necip Fazıl Kısakürek (Kafa Kâğıdı); Abidin Dino (Kısa Hayat Hikâyem), Aziz Nesin (Böyle Gelmiş Böyle Gitmez), Şevket Süreyya Aydemir (Suyu Arayan Adam) otobiyografik tarzda yazılmış romanlara örnek olarak gösterilebilir.

Monografi: Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi denir.

Portre: Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir. Gözlemin esas olduğu bu tür yazılar roman, hikâye, biyografi, otobiyografi, anı, gezi yazısı gibi türlerin içinde yer alır.

Fiziksel (tensel) portre: Kişinin sadece dış görünüşünün, boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin anlatıldığı portrelerdir.

Ruhsal (tinsel, moral) portre: Kişinin iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının vs. anlatıldığı portreye denir.

ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR (1897-1976)
Eğitimci ve iktisatçı olarak devlet hizmetinde görev alan Şevket Süreyya, Kadro dergisini kurucularındandır.

“Toprak Uyanırsa” romanında bir Anadolu köyünün bir aydının öncülüğüyle kalkınmasını ele aldı. “Tek Adam”da Mustafa Kemal’in, “İkinci Adam”da İsmet İnönü’nün hayat hikâyesini anlattı. “Menderes’in Dramı, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa” adlı biyografi eserlerinde kahramanlarının ayrıntılı hayat hikâyelerini işledi. Bu eserlerinde Birinci Meşrutiyet’ten günümüze kadar Türk toplumunun geçirdiği değişmeleri ve yaşanan olayları dile getirir. Bunların dışında “Kırmızı Mektuplar ve Son Yazılar, İnkılap ve Kadro, Kahraman Doğmalıydı” adlı eserleri de vardır.

Tezkire

Divan edebiyatında, kişilerin biyografisini çeşitli yönleriyle ele alan eserlere tezkire denir. Bu eserler mensur yazılmakla birlikte içinde manzum kısımların yer aldığı tezkireler de vardır. Tezkireler bugünkü edebiyat tarihlerinin ve şiir antolojilerinin yerini tutmaktadır. Yazıldığı çağın sosyal, kültürel, sanatsal ortamını içeren tezkireler, aynı zamanda günümüz araştırmaları için değerli birer belge ve kaynak durumundadır.
Edebiyatımızdaki ilk tezkire Ali Şir Nevai’nin “Mecalisü’n-Nefais” adlı eseridir. Latîfî (Tezkiretü’ş-Şuara), Sinan Paşa (Tezkiretü’l Evliya) Sehi Bey (Heşt Behişt) başlıca tezkire yazarlarındandır.

YAZMA

a. Yazma Tür ve Tekniklerini Tanıma
Öz geçmiş (Curriculum Vitae = CV)

Bir kişinin geçmişteki eğitim durumlarını, başarılarını, deneyimlerini, çalışma hayatındaki tecrübelerini net ve açık bir dille anlattığı yazıya öz geçmiş denir. Beceriler, deneyimler, eğitim durumu, iş tecrübesi vb. ile ilgili konularda hazırlanan kişiye ait özet bilgidir.

İki tür öz geçmiş yazılabilir; zaman sıralı öz geçmiş ve işlevsel (fonksiyonel) öz geçmiş.

Zaman sıralı (kronolojik) öz geçmişte iş ve eğitim en sondan başlanarak ters tarih sırasına göre yazılır. İşlevsel öz geçmiş yazımında önemli olan yapılanların gruplara ayrılmasıdır.

b. Yazma Sürecini Uygulama

Bir işe başvurmak için ilk yapmanız gereken bir CV hazırlamaktır. Çoğu CV, diğerlerinin arasında bazen üzerinde birkaç dakika harcanmadan elenmektedir. Bu nedenle dikkat çekici bir CV hazırlanmalıdır.

Hazırlık: Öncelikle başvuracağınız iş yeri, firma ve istediğiniz pozisyonla ilgili araştırma yapınız. Yazdıklarınızı belgelendirmek zorunda olduğunuzdan onları ve fotoğrafınızı hazırlayınız. Fotoğraf olarak fotoğrafçıda çekilmiş vesikalık fotoğrafı koymalısınız. Fotoğrafınız takım elbiseli olmalı. Silik, bulanık, arka planı karışık fotoğraflar koymamalısınız.

Planlama: CV örneklerini incelendikten sonra öz geçmişinizin bölümlerini belirleyiniz. Bu bölümlerde vereceğiniz bilgileri planlayınız. CV’nizin formatını hedef işverenle uygunluğuna dikkat ederek belirleyiniz.

Taslak metin oluşturma: Planınız doğrultusunda taslak metninizi oluşturunuz. Öncelikle iletişim bilgileri çok önemlidir, birkaç kez iletişim bilgileri kontrol edilmelidir. CV’ ye kişisel bilgilerden başlanmalı, düzgün bir profil oluşturulmalıdır. Eğitim bilgileri en son aldığımız eğitim kurumundan başlamalı yine aynı şekilde iş deneyiminiz en son çalıştığınız iş ve iş pozisyonuyla devam etmelidir. Eğitimler, sertifikalar, beceriler, ilgi alanları ve referanslarla CV bitirilmelidir.

4. ÜNİTE    MEKTUP / E POSTA

Mektup Türünün Genel Özellikleri

Mektuplar, insanların duygu ve düşüncelerini, çevrelerinde olup bitenleri, uzaklardaki yakınlarına samimi bir üslupla kâğıda dökerek anlattıkları yazılardır. Mektuplar yazıldıkları dönemlere ışık tutan önemli belgeler, tarihî kaynaklardır. Mektupta kullanılacak anlatım, mektubu okuyacak kişinin kültür düzeyine göre olmalıdır. Arkadaşa yazılacak bir mektupta kullanılacak dil, bir büyüğe yazılacak mektuptaki dilden farklıdır.

Mısır firavunları ile Hitit krallarının diplomatik mektupları bilinen ilk mektup örnekleridir. Batı edebiyatında ilk mektup örnekleri, Yunan edebiyatında görülmüş Latin edebiyatında yaygınlaşmıştır. 17. yüzyılda gelişen mektup 19. yüzyıldan sonra edebî tür olarak büyük bir önem kazanmıştır.

Bütün dünyada olduğu gibi bizde de mektubun önemli bir yeri vardır. Fuzuli’nin Şikâyetname’si bu türün ilk örneğidir. Ayrıca tarihî şahsiyetler arasında da mektup yazma geleneği vardır: Kanuni ile Hürrem Sultan, II. Beyazıd ile Cem Sultan arasındaki mektuplaşmalar vb.

Divan edebiyatında mektup denildiğinde akla ilk gelecek eserler münşeatlardır. Divan edebiyatında nesir biçimindeki yazıya inşâ, nesir yazarına da münşi denir. Nesir hâlindeki yazıların bir araya toplanmasından meydana gelen eserlere ise münşeat denir. Münşeat’larda resmî ve özel mektuplara geniş yer verilir. Bunlar, yazı hüneri göstermek amacıyla, çok süslü ve ağır bir dille yazılmış yazılardır.

Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde Şinasi’nin öncülüğüyle başlayan düz anlatım akımı, mektuplarda da etkisini göstermiş; Tanzimat’tan bu yana yazılan özel mektuplarda yapmacıksız, doğal bir anlatım kullanılmıştır.

Özel mektuplar, resmî mektuplar, iş mektupları ve elektronik mektuplar olmak üzere dört tür mektup vardır.

Özel mektuplar; birbiriyle yakın tanış insanlar ve eş dost arasında yazılan mektuplardır. İsteğe bağlı yazılabilir. Bu tür mektuplarda doğal ve samimi anlatım ön plandadır. Sanatçı ve edebiyatçıların daha çok genel konular üzerinde yazdıkları özel mektuplara ‘edebi mektup’ denir.
Özel mektuba konu yönünden bir sınır çizilemez. Dostlar, arkadaşlar, akrabalar vb. arasında konuşulabilecek her tür konuda özel mektup yazılabilir.

Özel Mektupların Biçim Özellikleri Şunlardır
1. Mektup, temiz ve düzgün bir kâğıda, siyah ya da mavi mürekkepli bir kalemle yazılır. Günümüzde mektupların bilgisayarla yazılması hoş karşılansa da en doğrusu özel mektubun elle, mümkünse el yazısıyla yazılmasıdır. Mektup kâğıdının beyaz ve çizgisiz olması gerekir.
2. Mektubun yazıldığı yer ve tarih, kâğıdın sağ üst köşesine yazılır.
3. Mektup bir hitap sözüyle başlar. Bu hitap, mektup yazılan kişiyle mektubu yazan kişi arasındaki özel durum dikkate alınarak belirlenir. Hitaplarda her kelime büyük harfle başlar ve hitap sözünden sonra virgül konur. Sevgili Kardeşim, Aziz Dostum, Değerli Arkadaşım, …
4. Mektubu yazan kişinin ismi mektubun sağ alt köşesine yazılır; ismin yazıldığı yerin üstüne imza atılır.

5. Mektubu yazan kişinin adresi sol alt köşeye yazılır
6. Zarfın üzerine gönderenin adresi sol üst köşede, alıcının adresi ise sağ alt köşede yer
alacak şekilde yazılır. Adreste yer alan her kelime büyük harfle başlar ve adres bilgileri
okunaklı bir yazıyla yazılır.

Resmî mektuplar; devlet kurumlarının aralarında veya kişilerle devlet kurumları arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda anlatım ciddi ve saygılıdır. Konu dışındaki bilgi ve istekler yer almaz. Bu tür mektuplar A4 kâğıdına olabildiğince kısa, öz bir şekilde, ciddi bir dil ve anlatımla daktilo veya bilgisayarla yazılır. Resmî mektup üst makama yazılmış ise “arz ederim”, alt makama yazılmışsa “rica ederim” ifadesiyle sona erer.

İş mektupları; özel kurumların arasında veya kişilerle kurumlar arasında yapılan mektup yazışmasına iş mektubu denir. Kısaca ticari bir konuda bir dileği bildirmek için yazılan mektuplardır.

Abidin Dino (1913 – 1993)
Ünlü Türk ressam. 23 Mart 1913 günü İstanbul’da doğdu. 1.Dünya Savaşı başladığında Avrupa’da seyahatte olan ailesi, bir süre için Cenevre’ye yerleşmişti. Bu nedenle çocukluğu İsviçre ve Fransa’da geçti. Ailesi 1925’te İstanbul’a dönünce Robert Kolej’de öğrenim görmeye başladı ancak sanata duyduğu ilgi nedeniyle öğrenimini yarıda bırakıp, ağabeyi şair Arif Dino’nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı.
İlk desenleri 1930’lu yılların başında yayınlandı. Bu yıllarda Nazım Hikmet’in şiir ve oyun kitaplarına kapak desenleri çizdi. Çok genç yaşta kendini bir ressam olarak kabul ettirdi. Abidin Dino çok yönlülüğe inanmış, D Grubu’yla birlikte çağdaş Türk resim sanatının önemli ismlerinden olmuştur.
1933 yılında D Grubu adlı sanat topluluğunun kurucuları arasında yer aldı. Grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamaktı. D Grubu, düşünce yanı ağır basan resimler yapacak, Batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getireceklerdi. 
Yazar, çevirmen, karikatürist, film yönetmeni, edtör, oyun yazarı, seramikçi, şair, sanat tarihçisi, folklor araştırmacısı kimlikleriyle farklı işler üretti. Dino, Paris’te ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu. Eisentein, Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu.
Kitapları; Kısa Hayat Öyküm, Sensiz Herşey Renksiz, Yeditepe Öyküleri

CAHİT ZARİFOĞLU (1940-1987)
Şiirlerini Papirüs,Yeni Dergi,Türk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayınlamıştır. Yaşamakla ölüm arasında korku ve ümidi bir yay gibi geren gerdikçe daha bir zarifleşen,şiirleşen ve gizemli bir dünyanın fotoğrafını çekmeye başlayan şair ermiş katmanlarında yol alır. 1987 yılında yaşamını yitirir.

Elektronik posta (e-posta)

E-posta elektronik posta veya elektronik mektup şeklinde ifade edilebilir. Kısaca Genel Ağ üzerinden gönderilen dijital mektuplara e-posta denir. Bilgisayarlar ve insanlar arasında bilgi alışverişini sağlayan ve en yaygın kullanılan Genel Ağ uygulamasıdır.

E-posta adresi, [email protected] örneğinde olduğu gibi kişi/kurum kullanıcı kodu ve kullandığı sistemin adresinden oluşur. Günümüzde hemen her alanda mektubun yerine kullanılmaya başlanan e-posta bir iletişim aracı olarak hayatımıza girmiştir. E-posta gönderebilmek için elektronik ortamda bir adrese ihtiyaç vardır. Bu adrese “e-posta (e-mail) adresi” denir. E-posta adresleri küçük harflerden oluşur ve Türkçeye özgü ç, ğ, ı, ö, ş, ü harflerinden biri kullanılamaz.

Bir e-postada geçen terimler ve İngilizce karşılıkları şunlardır:
• Gönderen ya da Kimden (From): İletiyi gönderenin adresi ve adı.
• Alıcı ya da Kime (To): İletiyi alanın adı (İletinin kime yollandığını gösterir.).
• Konu (Subject): İletiyi özetleyen başlıktır. Konu, daha sonradan iletiyi anımsatmakta ve iletileri ayırmakta yardımcı olur. Yazılması önerilir.
• Tarih (Date): İletinin gönderildiği yerel tarih ve saattir. Kullanılan sunucu ya da ileti programı bu saati otomatik olarak ekler.
• İleti gövdesi (Body): İleti metninin ve genel olarak kullanıcının imzasının yer aldığı bölümdür.
• Karbon Kopya “KK” (CC, Carbon Copy): Gönderilen kişiye ek olarak iletinin başka alıcılara da gönderilmesini sağlayan bölümdür.
• Gizli Karbon Kopya “GKK” (BCC, Blind Carbon Copy): Buraya yazılan alıcılar iletide gözükmez.
• Yanıtla (Reply): Belli bir adresten gelen iletiyi yanıtlamak için kullanılır. Alıcı kısmına otomatik olarak ileti yollayanın adresi alınır.
• Herkesi yanıtla (Reply All): Yanıtlanan iletiyi, gelen iletinin To: ve CC: kısmında yazılmış olan tüm adreslere yollamak için kullanılır.
• Yönlendirme (Forward, Fwd): Gelen bir iletinin bir başka adrese yönlendirilmesini sağlar.
• Ek (Attachment): Yazıya ek olarak yollanan dosyalardır.

Dil Bilgisi

Fiil (Eylem)
Bir eylemi, bir durumu veya bir oluşu anlatan kelimelere fiil (eylem) denir. Fiiller kip (zaman) ve kişi (şahıs) eklerini alarak çekimlenir.
Örnek: bil, gör, sev, bak, oku…
Bir kelimenin fiil olup olmadığını anlamak için “-me /-ma” olumsuzluk eki ya da “-mak / -mek” mastar eki kullanılır. Eğer bir kelimeye, “-me /-ma” olumsuzluk eki ya da “-mak / -mek” mastar eki getirilebiliyorsa o kelime fiildir; getirilemiyorsa o kelime isimdir.
Örnek: okudu oku(mak), seveceğim sev(mek) bu kelimelerde olduğu gibi “-mak / -mek” veya “-ma / -me” eklerinden birini getirilebiliyorsa bu kelimeler fiildir.

Fiiller(eylemler )anlam özellikleri bakımından üçe ayrılır:
1. İş (Kılış) Eylemleri
Öznenin kendi isteği ile gerçekleşen ve öznenin bir nesneyi etkilediği fiillerdir. İş ya da eylem, genellikle başka bir nesne üzerinde gerçekleşmektedir. Yani kılıştan etkilenen bir nesne vardır, fiil geçişlidir. (Fiilin başına “onu” kelimesi getirilebilir.)
Örnek: oku(mak),sev(mek), yaz(mak), getir(mek), anlat(mak), seyret(mek), kır(mak)
2. Oluş Eylemleri
Öznenin kendi iradesi dışında geçirdiği değişimi bildiren fiillerdir. Oluş fiillerinde daha çok “zaman içerisinde kendiliğinden olma” söz konusudur. Oluşun, özneden başka varlığı etkilemesi söz konusu değildir. Bu yüzden oluş fiilleri geçişsizdir.
Örnek: yaşlan(mak), uza(mak), paslan(mak)…
3. Durum Eylemleri
Öznenin süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir. Durum fiillerinde öznenin yaptığı işten etkilenen bir nesne (varlık) yoktur. Bu yüzden durum fiillerinde, fiile sorduğumuz “ne, neyi, kimi?” sorularından birine cevap alamayız. Genellikle öznenin gözlemlenebilen durumu, görünüşü, hareketi ile ilgilidir. Bu tür eylemler, genellikle birinin başlamasının diğerinin bitişine bağlı olduğu eylemlerdir.
Örnek: gül (mek), uyan(mak), dur(mak), koş(mak), uyan(mak)…

Çözümlü Örnek Soru
Anlattıkları şeylerin niteliğine göre eylemler, kılış eylemleri (pişirmek, göndermek, kırmak… gibi), durum eylemleri (uzanmak, gülmek, gitmek…), oluş eylemleri (zayıflamak, kısalmak, aydınlanmak…) diye adlandırılır.” Aşağıdakilerin hangisinde, sözü edilen eylemlerin tümü örneklenmiştir?
A) bilemek, sevmek, yazmak
B) uzamak, sararmak, doymak
C) taşımak, durmak, zıplamak
D) bırakmak, oturmak, ağarmak
Çözüm:
“Bırakmak” kılış eylemidir. “Oturmak” durum eylemidir. “Ağarmak” oluş eylemidir. Cevap: D

Fiil çekimini; fiillerde kip, fiillerde kişi, fiillerde olumsuzluk ve fiillerde soru olmak üzere dört ana başlıkta inceleyebiliriz:

Fiillerde Kip

Fiilin gösterdiği kılış, durum veya oluşun zamana bağlı olarak nasıl gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini gösteren söyleyiş kalıplarına kip adı verilir.

Basit Zamanlı Fiiller
Sadece bir kip eki almış fiillere basit zamanlı fiil denir. Basit çekimli fiiller, haber kipi veya dilek kipi eklerinden sadece birini alarak çekimlenir. Kipler, haber ve dilek kipleri olmak üzere ikiye ayrılır:

1. Bildirme(Haber )Kipleri
a. Şimdiki Zaman
b. Di’li Geçmiş Zaman
c. Miş’li Geçmiş Zaman
ç. Gelecek Zaman
d. Geniş Zaman
2. Dilek Kipleri
a. Gereklilik Kipi
b. Koşul (Şart ) Kipi
c. İstek Kipi
ç. Emir Kipi

Bildirme (Haber) Kipleri
a. Şimdiki Zaman (-yor)
Hâlen yapılmakta olan, henüz tamamlanmamış bir fiilin anlatılmasında veya bildirilmesinde kullanılır.
Örnek: Şiirlerinizi bu nedenle eleştirisiz bırakıyorum.
b. Bilinen (Görülen / Belirli) Geçmiş Zaman (-di / -dı / -du / -dü / -tı / -ti / -tu / -tü)
Görülen, tanık olunan, bilinen veya yapıldığından emin olunan geçmişe ait bir eylemin anlatılmasında veya bildirilmesinde kullanılır.
Örnek: Şiirlerinizi bir kez daha gözden geçirin dedim.
c. Öğrenilen (Duyulan / Belirsiz) Geçmiş Zaman (-mış / -miş / -muş / -müş)
Görülmeyen, başkasından duyulan veya bittikten sonra fark edilen geçmişe ait bir eylemin anlatılmasında veya bildirilmesinde kullanılır.
Örnek: Dün Ankara çok sıcak olmuş. (Başkasından öğrenilmiş.)
ç. Gelecek Zaman (-ecek / -acak)
Gelecek zaman içerisinde bir eylemin bildirilmesinde kullanılır.
Örnek: Bugün arkadaşıma uğrayacağım.
d. Geniş Zaman (-r / -(a)r / -(e)r / -(ı)r / -(i)r / -(u)r / -(ü)r)
Eylemin geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanların tümüne ait olduğunun, yani her zaman tekrarlandığının bildirilmesinde ve genel yargıları anlatmakta kullanılır.

Örnek: Nedenlerini dört başı mamur bir eleştiriyle birlikte açıklamak isterim.

Dilek Kipleri
a. Gereklilik Kipi (-meli/ -malı)
Eylemin yapılmasının gerekli veya zorunlu olduğunu ifade eder.
Örnek: Yazar ya da şair, gelişmesini bir noktadan sonra eserlerini yayımlayarak yapmalı.
b. Koşul (Şart) Kipi (-se / -sa)
Fiil kök veya gövdesine gelerek söz konusu olan işin dileğe ve şarta bağlı olduğunun bildirilmesini sağlar.
Örnek: Derslerine iyi çalışırsan başarırsın.
c. İstek Kipi (-e, -a)
Cümleye istek, dilek, temenni anlamı katar. Cümle içerisinde genelde “-elim, -eyim” şeklinde kişi eklerini almış haliyle karşımıza çıkar.
Örnek: Toplantıya herkesi çağırayım.
d. Emir Kipi (eki yok)
Eylemin yapılması gerektiğini emir şeklinde bildirir. Emir kipinin eki yoktur, kişi ekleriyle çekimlenir. Birinci tekil ve birinci çoğul kişinin emir çekimi yoktur.
Örnek: Fazla ışıkları söndürün.

Fiilerde Kişi
Fiilde bildirilen iş, oluş ya da durumun kim tarafından yapıldığını belirten eklerdir. Kişi ekleri, cümlede işi yapanı yani özneyi bildirir. Kişi ekleri, fiillerde kip eklerinden sonra gelir.
Örnek: “Bugün bir saat yürüdüm.” cümlesinde “yürümek” fiiline getirilen “-m” eki, fiilin kim tarafından (1. tekil kişi – ben) yapıldığını bildirmektedir.

Kişi (Şahıs)Fiil – Kip – Kişi EkiKişi (Şahıs)Fiil – Kip – Kişi eki

1. tekil kişi (ben)

2. tekil kişi (sen)

3. tekil kişi (o)

1. çoğul kişi (biz)

2. çoğul kişi (siz)

3. çoğul kişi (onlar)

 ver – di – m

ver – di – n

ver – di

ver – di – k

ver – di – niz

ver – di – ler

1. tekil kişi (ben)

2. tekil kişi (sen)

3. tekil kişi (o)

1. çoğul kişi (biz)

2. çoğul kişi (siz)

3. çoğul kişi (onlar)

dal – malı – y – ım

dal – malı – sın

dal – malı

dal – malı – y – ız

dal – malı – sınız

dal – malı – lar

Fiillerde Olumsuzluk
İşin, oluşun veya hareketin yapıldığını veya yapılabileceğini bildiren fiillere olumlu; işin oluşun veya hareketin yapılmadığını veya yapılamayacağını bildiren fiillere de olumsuz fiil denir.

Örneğin ‘‘Tenis oynayacağım.” olumlu, “Tenis oynamayacağım.” olumsuz. Fiillerin olumsuz biçimleri, kip ve kişi ekinden önce “-me, ma” eki getirilerek yapılır.

OLUMLUOLUMSUZTÜRÜ
sevdiksevmedikgörülen geçmiş zamanın olumsuzu
uymuşuzuymamışızduyulan geçmiş zamanın olumsuzu
gideceksingitmeyeceksingelecek zamanın olumsuzu
varsalarvarmasalarşart kipinin olumsuzu
gülelimgülmeyelimistek kipinin olumsuzu
kollamalıyızkollamamalıyızgereklilik kipinin olumsuzu
yapyapmaemir kipinin olumsuzu

Geniş zamanın olumsuzunda diğer kiplerden farklı bir durum vardır. Diğer kiplere olumsuzluk eki (-ma, -me) getirildiğinde zaman eki düşmezken, geniş zamanda zaman eki düşer ve 1. tekil ve 1. çoğul kişi haricindeki kişilerde olumsuzluk eki “-maz, -mez” şeklinde kullanılır.

OLUMLUOLUMSUZ
bilirimbilmem
bilirsinbilmezsin
bilirbilmez
bilirizbilmeyiz
bilirsinizbilmezsiniz
bilirlerbilmezler

Şimdiki zaman kipinin olumsuzu yapılırken, “-yor” ekinin etkisiyle, “-me, -ma”olumsuzluk eki daralarak “-mı, -mi, -mu, -mü” olur.
Örnek: seviyorum > sev(me)yorum > seviyorum
Fiilerde Soru
Fiiller, kendinden sonra eklenen “mı, mi, mu, mü” soru ekleriyle soru anlamı kazanır. “mi” soru eki, kendinden önce gelen kelimelerden ayrı, kendinden sonra gelen eklerle ise bitişik yazılır.
Örnek: Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda?

Birleşik Zamanlı Fiiller
Fiilin birden fazla kip eki almasıyla oluşan fiillere birleşik zamanlı fiil denir. Fiilin birleşik zamanlı olması demek iki kip ekinin yan yana gelmesi demektir. Birleşik zamanlı fiillerde ikinci kip eki her zaman “ek fiil”dir. Ek fiil, basit zamanlı fiillere eklenerek onların birleşik zamanlı olmalarını sağlar.
Hikâye Birleşik Zamanlı Fiiller
Basit zamanlı fiillere ek fiilin görülen geçmiş zaman eki “idi” getirilerek yapılır. Hikâye birleşik zamanı, eylemin geçmişte yapıldığını hikâye gibi anlatır. Şimdiki zamanın hikâyesi olarak isimlendirilir.
Örnek: “silmek” fiilinin farklı kiplerle hikâye birleşik zamanı çekimi:

BİRLEŞİK ZAMANLI FİİL TÜRÜ
sildiydim görülengeçmiş zamanın hikâyesi
silmiştim duyulangeçmiş zamanın hikâyesi
siliyordumşimdiki zamanın hikâyesi
silecektimgelecek zamanın hikâyesi
silerdimgeniş zamanın hikâyesi
silmeliydimgereklilik kipinin hikâyesi
sileydimistek kipinin hikâyesi
silseydimşart kipinin hikâyesi

Uyarı: Emir kipinin hikâye birleşik zamanı yoktur.

Rivayet Birleşik Zamanlı Fiiller
Basit zamanlı fiillere ek fiilin duyulan geçmiş zaman eki “imiş” getirilerek yapılır. Gelecek zamanın rivayeti olarak isimlendirilir.
Örnek: “silmek” fiilinin farklı kiplerle rivayet birleşik zamanı çekimi:

BİRLEŞİK ZAMANLI FİİLTÜRÜ
silmişmiş duyulangeçmiş zamanın rivayeti
siliyormuşşimdiki zamanın rivayeti
silecekmişgelecek zamanın rivayeti
silermişgeniş zamanın rivayeti
silmeliymişgereklilik kipinin rivayeti
sileymişistek kipinin rivayeti
silseymişşart kipinin rivayeti

Uyarı: Görülen geçmiş zaman kipi ile emir kipinin rivayet birleşik zamanı yoktur.

Şart Birleşik Zamanlı Fiiller
Basit zamanlı fiillere ek fiilin şart kip eki “ise” getirilerek yapılır. Şart birleşik zamanı, eylemin yapılışını, başka bir eylemin yapılışına şart koşar. Geniş zamanın şartı olarak isimlendirilir.

Örnek:

BİRLEŞİK ZAMANLI FİİLTÜRÜ

sildiysen

silmişsen

siliyorsan

sileceksen

silersen

silmeliysen

görülen geçmiş zamanın şartı

duyulan geçmiş zamanın şartı

şimdiki zamanın şartı

gelecek zamanın şartı

geniş zamanın şartı

gereklilik kipinin şartı

Uyarı: İstek, şart ve emir kipinin şart birleşik zamanı yoktur.

EK FİİL
İsim ve isim soylu kelimelerin yüklem görevinde kullanılmasını sağlayan, ayrıca eklendiği çekimli fiilleri, birleşik zamanlı fiil yapan ek biçimindeki yardımcı eyleme ek fiil (ek eylem) denir. Ek fiil mastar olarak anlamı olmayan “-i(mek)” fiilidir. Konuşmada ve yazmada ek fiildeki “-i” genellikle düşer. Ek fiilin iki görevi vardır: isim ve isim soylu kelimelere eklenerek onları yüklem yapmak, çekimlenmiş (basit zamanlı) fiillere eklenerek onları birleşik zamanlı yapmak
1. İsim Soylu Kelimeleri Yüklem Yapmak: İsimler ve isim soylu kelimeler (zamir, sıfat, zarf, edat) ek fiil alarak cümlede yargı bildirir duruma gelirler, yüklem olurlar. İsim soylu kelimelerin ek fiil alarak yüklem oldukları cümlelere isim cümleleri denir. İsim cümlelerinde ek fiil, dört kiple çekimlenir:
1. Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman (idi)
2. Duyulan (Öğrenilen) Geçmiş Zaman (imiş)
3. Geniş Zaman –
4. Şart Kipi (ise)
Örnek: iyi – y – di – m
Örnek: iyi – y – miş – im
Örnek: iyi – y – im
Örnek: iyi – y – se – m

Ek Fiilin Olumsuzu
İsim cümlelerinde ek fiilin olumsuzu “değil” edatıyla yapılır. “değil” olumsuzluk edatı isimle ek fiil arasına eklenir.
Örnek: Yürümek iyi bir spordur. (olumlu)
Yürümek iyi bir spor değildir.(olumsuz)

Ek Fiilin Soru Şekli
Ek fiilin soru biçimi de diğer fiillerde olduğu gibi “mi” soru edatıyla yapılır. “mi” soru edatı isimle ek fiil arasına eklenir.
Örnek: Yürümek iyi bir spor mudur?

Basit Zamanlı Fiilleri Birleşik Zamanlı Yapmak
Basit zamanlı (sadece bir kip eki almış) fiiller, ek fiil alarak birleşik zamanlı (birden fazla kip eki almış) fiil olur. Fiilin birleşik zamanlı olması demek iki kip ekinin yan yana gelmesi demektir. Birleşik zamanlı fiillerde ikinci kip eki her zaman ek fiildir. Fiil cümlelerinde ek fiil, üç kiple çekimlenir:
1. Ek Fiilin Hikaye Hikaye Birleşik Zamanı (idi)
2. Ek Fiilin Rivayet Birleşik Zamanı (imiş)
3. Ek Fiilin Şart Birleşik Zamanı (ise)
Örnek: ”seviyorum” fiili sadece bir kip eki (şimdiki zaman eki) aldığı için basit zamanlı fiildir. “seviyormuşum (seviyor imişim)” fiili ise iki kip eki (şimdiki zaman eki + öğrenilen geçmiş zaman eki) aldığı için birleşik zamanlı fiildir ve ikinci kip eki ek fiildir.

Fiillerde Anlam (Zaman) Kayması
Fiil çekimlerinde bir zaman ekinin başka bir zaman eki yerine kullanılmasına, yani fiilin bir zamana göre çekimlenip de başka bir zamanı kastetmesine fiilde anlam kayması denir. Anlam kayması şu kipler arasında olur:
Bilinen geçmiş zaman yerine geniş zaman
– Başarmak için çok çalışır ve sonunda başarır. (çalıştı/başardı)
Öğrenilen geçmiş zaman yerine geniş zaman kullanma
– Temel bir gün denize açılır. (açılmış)
Şimdiki zaman yerine geniş zaman kullanma
– Ben senin ne kurnaz olduğunu bilirim. (biliyorum)
Şimdiki zaman yerine geniş zaman kullanma
– Müdür Bey, toplantı isterler. (istiyor)
Gelecek zaman yerine geniş zaman kullanma
– Abim bu duruma çok sevinir. (sevinecek)

Çözümlü Örnek Soru
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiil kipinde anlam kayması olmuştur?
A) Şu anda kitap okuyor.
B) Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olucaktır.
C) Tramvaya hergün bu duraktan binerim.
D) Yazları tatile köyüne gidiyor.
Çözüm:
“Yazları tatile köyüne gidiyor.” cümlesinde “gidiyor”zaman kip geniş zaman anlamında ”gider” olmalıdır. Cevap: D

5. ÜNİTE     GÜNLÜK / BLOG

Günlük Türünün Özellikleri
Kişisel hayatı konu alan bilgilendirici metinlerden biri olan günlükler; birinci kişi ağzından yazılan, kısa ve öznel yazılardır. Günlükler, yazarının yaşamına, yaşadığı döneme ayna tutar. Günlüklerde konuşma diline yakın bir dil kullanılır. “Öyküleyici” anlatım biçimi ve “iç konuşma” tekniğinden yararlanılır. Bu tür yazılarda gözlemin önemli bir yeri vardır. Günlükler içe dönük ve dışa dönük olmak üzere ikiye ayrılır.

İçe dönük günlük: Kişilerin duygularını anlattığı günlüklerdir. Bu tür günlüklere özel günlük ya da ruhbilimsel günlük de denir.

Dışa dönük günlük: Dış dünyadaki olayların anlatıldığı günlüklerdir. Yazar; içinde yaşadığı dünyayı, o dünyadaki insanları ve olayları, kendi gözüyle anlatır. Bu tür günlükler yazıldığı dönemi yansıttığı için birer belge değeri taşır.

Türk Edebiyatında Günlük

Günlük yerine “günce, jurnal, ruzname, muhtıra, hatıra defteri” de kullanılır. Bazı olayların günlük biçiminde anlatıldığı seyahatnameler, sefaretnameler ve ruznameler bu türün ilk örnekleri sayılabilir. Batı edebiyatındaki biçim ve içeriğiyle Türk edebiyatında yer alması Tanzimat Dönemi’ndedir.

Türk edebiyatındaki önemli günlükler ve yazarlarından bazıları şunlardır:

Direktör Ali Bey: Seyahat jurnali
Nurullah Ataç: Günce, Uçuş Günlüğü, Gazi
Günlüğü, Avusturya Günlüğü
Salah Birsel: Günlük, Kuşları Örtünmek, Nezleli
Karga, Bay sessizlik, Aynalar Günlüğü
Oğuz Atay: Günlük
Cemal Süreya: Günler
Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu, Geçmişin
Kuşları, Anılarda Görmek
Falih Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri
Tomris Uyar: Gündökümü, Sesler, Yüzler,
Sokaklar, Günlerin Tortusu
Cemil Meriç: Jurnal
Muzaffer Buyrukçu: Arkası Yarın

Nurullah Ataç (1898-1957)
Eleştirmen ve denemeci olarak bir döneme damgasını vuran ve bu alanda on beş cildi dolduracak kadar denemeyle eleştiri alanında yazılar yazan büyük bir sanatçıdır. Ataç kendini, “günde yirmi dört saat edebiyatçı olan” diye tanımlamıştır.
Nurullah Ataç, “Günlük” yerine ilk kez “günce” adını kullanarak bu kelimeyi Türkçeye kazandırmıştır. Günce, onun günlük türündeki en bilinen eseridir. Nurullah Ataç, bu eserindeki yazılarında yaşanan olayları, ilginç gözlemleri, sanat eserleri, dil sorunları ve sadeleşme, Batılılaşma, yolculukları gibi farklı konuları ele almıştır.
Deneme, eleştiri, günlük, söyleşi türünde eserler vermiştir. Edebiyatımızda bu türlerin gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Roman ve öykü türünde eserler vermemiştir. Türkçenin özleşmesinde öncülük etmiştir. Yeni sözcükleri savunmuş, bunları yazılarında kullanmış, bunların dilimize yerleşmesini sağlamıştır. Yeni bir düzyazı dilinin kurulmasına öncülük etmiştir. Akıcı bir dili ve sağlam üslubu ve inandırıcı bir anlatımı vardır.
Cumhuriyet Dönemi’nde deneme türünün en başarılı temsilcisidir. “Günce”de yaşamının son iki yılında yazdığı günlükleri yer alır.

Blog (İnternet Günlükleri)
İnternetin yaygınlaşması ile sosyal medya uygulamaları günümüzde insanların iş ve sosyal hayatında büyük bir rol oynamaktadır. Bloglar 1990’lı yıllardan bu yana sosyal medyada önemli bir yere sahip olmaya başlamıştır.

Bloglar sanat, bilim ve teknoloji, politika, spor, eğlence, yeni eğilimler, moda, sağlık gibi akla gelen her konuda oluşturulabilir.
Kullanım amaçlarına göre başlıca blog türleri şunlardır:
1. Kişisel bloglar: Kişilerin başlarından geçen olayları, karşılaştıkları durumları okurlarıyla paylaştıkları bloglardır. Bu tür bloglar en yaygın olanlardır.
2. Temasal bloglar: Uzman kişilerin belirli bir konuda (sanat, spor, yemek, İnternet, ekonomi tasarım, fotoğraf vb.) yazdığı ve düzenlediği bloglardır.
3. Topluluk bloglar: Üyelik sistemine sahip olan ve bu üyelerin yazdıkları gönderilerden meydana gelen bloglardır.
4. Şirket (Kurumsal) bloglar: Şirketlerin kendileri ile ilgili haber ve duyurularını paylaştıkları bloglardır.
5. Basın-Yayın blogları: Gazetelerin haberleri, makaleleri ve analizleri paylaştıkları bloglardır.

Bir blog sayfasının belli başlı özellikleri şunlardır:

• Blog sayfaları, kendilerine has tasarım ögeleri, görsel malzeme kullanımı, içerik ve dil özelliklerine sahiptir. Farklı bölümlerden oluşur: Blog sahibinin profili (hakkımda bölümü), arşiv (geçmiş yorumlar, mesajlar), mesaj yazma ve okuma alanları…
• Güncellik: Blogların en önemli özelliği güncel olmasıdır. Sık güncellenmeyenler çok ilgi görmez.
• Özgünlük: Bloglarda üslup, içerik ve tasarım kişiye özeldir. • Yorumlar: Blog yazarı, gönderilerini gelen yorumlara göre şekillendirir. Okuyucular da yazı hakkındaki fikirlerini, yanlış olduğunu düşündüğü noktaları veya önerilerini yorumlar yazarak belirtir. Okuyucu ve yazar arasında bir bağ ve diyalog söz konusudur.
• Ters kronolojiyle düzenleme: Blog gönderileri, en son girişin en üstte yer alacağı şekilde sıralanır. Bu yüzden en yeni içerik ilk sırada görünür. Daha eski içerik ise arşivlenir.

• Dil ve anlatım: Blogun türüne göre çeşitlilik gösterir. Temasal ve şirket bloglarında dil daha resmiyken bireylerin günlük yaşantılarını, deneyimlerini ve fikirlerini paylaştıkları kişisel bloglar daha çok ben dili kullanılarak sohbet havasında yazılmaktadır.

Dil Bilgisi

Yapısına Göre Fiiller (Eylemler)
Türkçede fiiller yapılarına göre üçe ayrılır:
1. Basit Fiil
Yalın hâldeki (kök) ya da sadece fiil çekim eki almış fiillere denir. Kök, fiilin bölünemeyen en küçük anlamlı parçasıdır.
Örnek: • Sait Faik’in Semaver hikâyesini bundan yıllar önce ilk kez bir dergide okudum. (Basit fiil)
• Saat 07.30’da doçentler, hemşireler ve öğrencilerle hastaları dolaşmaya çıkarlar. (Basit fiil)
2. Türemiş Fiil
İsim ya da fiil kök ve gövdelerinden yapım ekleri ile türetilmiş fiil denir. En az bir tane yapım eki almış fiillere denir.
Örnek: • Yazarın içinde öykü, ilkin bir ses olarak başlar. (Türemiş fiil)
• Saat 05.30 günün ilk ışıkları etrafa yayılıyor. (Türemiş fiil)
3. Birleşik Fiil
İki ya da daha fazla kelimeden oluşan fiillere birleşik fiil denir. Birleşik fiiller yapılış şekillerine göre üçe ayrılır:
a. Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller
b. Yardımcı fiille kurulan birleşik fiiller

c. Kurallı birleşik fiiller

a. Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller
Gerçek anlamından uzaklaşmış isim cinsinden bir kelimeyle bir fiilin kalıplaşmasıyla oluşan fiillerdir. Bu tür birleşik fiillerde kelimelerin biri ya da hepsi gerçek anlamından uzaklaşmış olabilir. Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller, birer deyimdir.
Örnek:
• Onu ilk gördüğümde birden ona kanım kaynadı. (Anlamca kaynaşmış)
• Her sözümden bir mana çıkarıyordu. (Anlamca kaynaşmış)
Uyarı: Deyimlerin hepsi anlamca kaynaşmış birleşik fiil olmaz: eli uzun, kapısı açık….…
b. Yardımcı Fiille Kurulan Birleşik Fiiller
İsim soylu bir kelime ile bir yardımcı fiilden oluşan birleşik fiillerdir.
İsim + Yardımcı Fiil
(et-, ol-, buyur-, eyle-, kıl)

Yardımet-Yardım et-
Memnunol-Memnun ol-
Fermanbuyur-Ferman buyur-
Niyazeyle-Niyaz eyle-
Yetkilikıl-Yetkili kıl-

Yardımcı fiillerin genellikle tek başlarına anlamları yoktur. Anlamları birleştikleri
isim soylu kelimelerle ortaya çıkar. Ancak yardımcı fiil olarak kullanılan bu kelimeler
karşımıza bazen yardımcı fiil olarak değil, kendi başına bir fiil olarak çıkar. Bu tür kullanımlarında
yapısına göre türü değişir.
Bu araba on para etmez.(Basit)
Yolda kalanlara yardım ettik. (Birleşik)
Çözümlü Örnek Soru
Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi birleşik yapılıdır?
A) Hastalık onu böbreğinden etti.
B) Bu şapka başıma oldu.
C) Yarın bu saatlerde Ankara’da olurum.
D) Bütün gün senden söz etti.
Çözüm:
İlk üç seçenekte yüklem yapısına göre basittir. D seçeneğinde yüklem, “söz et-“ birleşik fiilidir. CEVAP: D
Uyarı: Yardımcı fiille kurulan birleşik fiillerde, birleşme sırasında ses düşmesi ya da türemesi olursa bitişik; olmazsa ayrı yazılır: hisset-, kaybol-, fark et-…

c. Kurallı Birleşik Fiiller
Bir fiille kalıplaşmış bir fiilin birleşmesiyle oluşan birleşik fiillerdir. Burada ikinci fiil kendi anlamından uzaklaşır. Bu birleşik fiiller, her zaman bitişik yazılır. Çeşitleri:
1. Yeterlilik kurallı birleşik fiili
2. Tezlik kurallı birleşik fiili
3. Yaklaşma kurallı birleşik fiili
4. Sürerlilik kurallı birleşik fiili

1. Yeterlilik Kurallı Birleşik Fiiller
Fiil kök veya gövdelerine -a, -e ekleri getirilir. Ortaya çıkan kelime “bilmek” fiiliyle birleştirilir. Bu birleşik fiillerde bir işin yapılmasına gücü yetme, işi başarma, ihtimal ve rica anlamları vardır.
• Bu kasaları kaldırabilir. (gücü yetme)
• Bu soruları çözebilirsin. (işi başarma)
• Bir gün gelebilirim. (ihtimal)
• Tuzu uzatabilir misin? (rica)

2. Tezlik Kurallı Birleşik Fiiller
Fiil kök ve gövdelerine -ı, -i, -u, -ü ekleri getirilir. Ortaya çıkan kelime “vermek” fiiliyle birleştirilir. Bu birleşik fiillerde aniden, birden, apansız, beklenmezlik, kolaylık, önemsemeyiş anlamları vardır: Maç bitmeden geliverdi. (aniden)
Uyarı: Tezlik kurallı birleşik fiilin olumsuzu iki şekilde yapılabilir: 
Geliverdi.
• Gelmeyiverdi.
• Gelivermedi.

3. Yaklaşma Kurallı Birleşik Fiiller
Fiil kök veya gövdelerine -a, -e ekleri getirilir. Ortaya çıkan kelime, “yazmak” fiiliyle birleştirilir. Bu birleşik fiiller, fiilin gerçekleşmediğini ama bununla birlikte gerçekleşmesine az kaldığı anlamını karşılar.
Merdivenlerden düşeyazdım.

4. Sürerlilik Kurallı Birleşik Fiiller
Fiil kök veya gövdelerine -a, -e ekleri getirilir. Ortaya çıkan kelime “durmak, kalmak, gelmek” fiilleriyle birleştirilir. Bu birleşik fiiller işin kesintiye uğramadan, sürekli yapıldığını, devam ettiğini bildirir. Fiilin başlaması ile bitmesi arasında belli bir süre geçtiğini anlatır. Bu fiillerin olumsuzu yoktur.
• Uygulama bu şekilde süregelmiştir.
• Sessizce bekleyedurun.
• Kaza anında donakaldım.

Fiilde Çatı

Fiillerin nesnelerine ve öznelerine göre aldıkları biçime “çatı” denir. Çatı, fiil kök ya da gövdelerine getirilen çatı ekleriyle oluşur.
Uyarı: Çatı konusu yalnızca yüklemi fiil olan cümlelerle ilgili bir konudur. Bu yüzden çatı sadece fiil cümlelerinde aranır, isim cümlelerinde çatı aranmaz.
• Çağdaş her öz, çağdaş biçimleri gerektirir. (Fiil cümlesi- Aranır)
• Öykülerimde ilgi alanım büyük kenttir. (İsim cümlesi – Aranmaz)
Çatı, eylem kök ya da gövdelerine, çatı ekleri adını verdiğimiz, -n-, -l- (edilgen), -n-, -l-, (dönüşlü) , -ş- (işteş), -t-, -r-, -dır- (ettirgen) eklerinin getirilmesiyle oluşur. Ancak eylemin, hangi çatı ekini alacağı, özne ve nesne durumlarına göre değişir. Çatı; yüklemin nesne ve özneyle ilgisi olduğundan, sorularda karşımıza çoğu kez, nesne-yüklem ve özne-yüklem ilişkisi olarak çıkar. Fiiller, çatı bakımından ikiye ayrılır: nesnelerine göre fiiller, öznelerine göre fiiller.

1- Nesnelerine Göre Fiil Çatıları
Fiiller nesne alıp almadıklarına göre fiildeki bir işin başka bir varlığı etkileyip etkilememesine göre de gruplandırılabilir. Nesnelerine göre fiiller asıl olarak geçişli ve geçişsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Fiillerin geçişsizlik durumunun ortadan kalkmasına ve geçişliliğinin arttırılmasına göre ettirgen ve oldurgan fiiller ortaya çıkar. Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunlar, dört gruba ayrılır: geçişli , geçişsiz, ettirgen, oldurgan.
Geçişli filler, nesne alabilen fiillerdir. Öznenin yaptığı işi, başka varlıklar üzerine geçirebilen, nesne alan fiiller, geçişlidir. Geçişli fiiller, “Ne?, Neyi?, Kim?, Kimi?” sorunlarına yanıt veren fiillerdir.
Fiille belirtilen hareketin bir nesneyi etkilemesi, onda etki sağlaması, fiilin geçişli sayılmasında bir ölçü olur. Örneğin, “kırmış” çekimli fiilinin etkili olduğu bir nesne, bir varlık ya da kişi söz konusudur: “Bardağı kırmış.” cümlesinde olduğu gibi nesneyle kullanılan eylemler geçişli eylemlerdir. Geçişli eylemlerin aldıkları nesneler, hem belirtili hem de belirtisiz olabilir: “Ahmet bardağı kırdı.” ya da “Ahmet bardak kırdı.” gibi.

• Genellikle deneme türünde eserler yazar. (Ne yazar?)
Belirtisiz nesne
• Mağazadan beğendiği tabloyu aldı. (Ne aldı?)
Belirtili nesne
Ali’yi çok iyi tanırım. (Kimi tanırım?)
Belirtili Nesne
Uyarı: Bir fiilin geçişli olması için cümlede bir nesnenin bulunması gerekmez. Bu durumlarda da cümlede nesne olmasa bile o eylem geçişlilik özelliği gösterir:
• Bizim evin önünde gördüm. (Kimi gördüm? Onu…)
Uyarı: Bazı fiillerin geçişli olup olmadıkları ancak kullanıldıkları cümlede ortaya çıkar:
• Köylüler tarlaları sürdü. (geçişli)
• Görüşme iki saat sürdü. (geçişsiz)
• Babam atları, arabaya koştu. (geçişli)
• Ahmet, eve doğru koştu. (geçişsiz)
Geçişsiz fiiller, “Ne?, Neyi?, Kim?, Kimi?” sorunlarına sorularına cevap vermeyen, nesne alamayan fiillerdir.
• Herkes ona gülüyordu. (Ne?, Neyi?, Kim?, Kimi? Nesne almaz.)
• Kimse arabadan inmesin. (Ne?, Neyi?, Kim?, Kimi? Nesne almaz.)
Oldurgan fiiller, geçişsiz bir fiilin “-t-, -r-, -dır-” eklerinden biriyle geçişli hâle getirilmesiyle oluşan fiillerdir. Bir fiilin oldurgan olabilmesi için söz konusu fiilin kökü ya da gövdesi mutlaka geçişsiz olmalıdır.
• Berk az önce uyudu. (geçişsiz)
• Berk’i az önce uyuttu. (oldurgan)
• Çocuk yatacak. (geçişsiz)
• Çocuğu yatıracak. (oldurgan)
Ettirgen fiiller, geçişli bir fiilin “-t-, -r-, -dır-” eklerinden birinin eklenmesiyle geçişlilik derecesi arttırılmış olan fiillerdir. Bir fiilin ettirgen olabilmesi için söz konusu fiilin kök ya da gövdesinin mutlaka geçişli olması gerekir.
• Bahçedeki çiçekleri suladı/ Bahçedeki çiçekleri sulattı.
• Bahçeye bir kuyu kazdı. / Bahçeye bir kuyu kazdırdı.

Uyarı: Ettirgen ve oldurgan fiilleri birbirinden ayırırken aldıkları “-r, -t, -dır” ekleri çıkarılır ve geride kalan kısmın geçişli olup olmadığına bakılır.
Uyarı: Geçişli bir fiile birden çok ettirgenlik eki getirildiğinde, geçişlilik derecesi artar. Bunlara, katmerli ettirgen fiil denir: Kır- > kır-dır- > kır-dır-t-

<

p>Öznelerine Göre Fiil Çatıları
Özne-yüklem ilişkisinde, öznenin, fiilin bildirdiği işi nasıl yaptığı önemlidir. Buna göre de öznesine göre fiil çatıları dört grupta incelenir: etken, edilgen, dönüşlü, işteş.
Etken fiiller, Türkçede fiil kök ya da gövdelerinin doğrudan doğruya, kendi bilinen anlamlarıyla kullanılmalarıdır. Bunlar, çatı eklerini almazlar. Etken fiille kurulan cümlede özne (fiile konu olan kişi ya da varlık) bellidir. Yüklemde bildirilen işi ve yargıyı yapan, yerine getiren veya üstlenen varlık ve nesneye gerçek özne denir. Çoğu kez, gerçek özne açıkça söylendiği gibi, gizli özne de olabilir. Gizli özneler de birer gerçek öznedir.
• Can, eve geliyormuş. (Gerçek özne- Can)
• Haftaya Ankara’ya gideceğiz. (Gizli özne-Biz)
Edilgen fiiller, etken fiillere -l- veya -n- çatı ekleri getirilerek türetilen fiillerdir. Yüklemleri edilgen fiil olan cümlelerde özneler belli değildir yani gerçek özne değildir. Bu cümlelerde; işi yapan ya da işe konu olan kişi ya da varlıklar kesinlikle belirlenmiş durumda bulunmaz: “Bozulan arabası tamir edildi.” derken tamir etme işini gerçekleştiren kişiler kesinlikle belli değildir. “Tamir edilen ne?” sorusuna karşılık gelen “bozulan arabası” sözde öznedir. Yüklemde bildirilen işi yapan değil, yapılan işten etkilenen kişi, varlık ya da kavramlara sözde özne denir. Başka bir deyişle gerçek öznenin olmadığı cümlelerde asıl görevi, nesne olan kelime sözde özne görevi üstlenir.
• İki gün bu otelde kaldı. (Gerçek özne /Etken fiil)
• İki gün bu otelde kalınır. (Sözde özne /Edilgen fiil)
• Bütün caddeler süslendi. (Sözde özne /Edilgen fiil)
• En zor sorular bile çözüldü. (Sözde özne /Edilgen fiil)
Dönüşlü fiiller, fiilin anlattığı işin, belli bir özne tarafından yapıldığını göstermek üzere, fiil kök ya da gövdelerine “-n-, -l- “ çatı eklerinden biri getirilerek yapılan fiillerdir. Etken fiiller gibi gerçek özneye sahiptir. Öznelerin, eylemin yaptığı işten doğrudan doğruya etkilenmesi bakımından, edilgen fiillere benzer ancak dönüşlü fiillerle kurulan cümlelerde işi yapan da yapılan işten etkilenen de aynı kişidir.
• Millî takım maçı kazanınca çok sevindim. (Gerçek özne/Dönüşlü fiil)
• Zehra, düğüne gitmek için süslendi. (Gerçek özne/Dönüşlü fiil)
İşteş fiiller, fiilin birden çok özne tarafından yapıldığını göstermek üzere fiil kök ya da gövdelerine -ş- çatı ekinin getirilmesiyle yapılan eylemlerdir. İşteş çatılı fiillerin özneleri gerçek öznedir. İşteş fiiller, karşılıklı ya da birlikte yapma anlamına sahiptir. Bunların yanı sıra “esmerleş-“ fiilinde olduğu gibi belli bir süre içinde durum değişikliğini belirtmek için de kullanılır:
• Kuşlar uçuştu. (Gerçek özne/İşteş fiil/Birlikte)
• Gelen misafirlerle tokalaştı. (Gerçek özne/İşteş fiil/Karşılıklı)
• Çamaşırlar beyazlaşmış. (Gerçek özne/İşteş fiil/Durum değişikliği)
Uyarı: Bazı kelimler”-ş-“ eki almadan da işteşlik özelliği taşır: “güreş-, yarış-, barış, savaş-…” kelimeleri gibi. Buna karşılık “-ş-“ ekini almış bazı fiiller de tek kişi tarafından yapıldığı için işteşlik özelliği göstermez: “Arkadaşlarına kısa sürede yetişti.” cümlesindeki “yetiş-“ kelimesi gibi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir