1. SCHOOL LIFE – OKUL HAYATI
Konu Kelimeleri ve Anlamları
aerobics = aerobik |
arithmetic = hesap,ölçme,aritmetik |
art = resim |
astronomy and space club = Astronomi ve Uzay kulübü |
biking Club = Bisiklet Kulübü |
bulletin board = duyuru panosu |
campus = kampüs |
capri pants = kapri pantolon |
chess club = Satranç kulübü |
chess tournament = Satranç turnuvası |
comb hair = saç taramak |
computer club = Bilgisayar kulübü |
computer softwares = bilgisayar yazılımı |
debate club = Münazara kulübü |
earth = dünya |
exchange student = değişim öğrencici |
experiment = deney |
expressing likes and dislikes = sevilen ve sevilmeyen şeyleri açıklamak |
far away = uzakta |
favorite class = favori ders |
first of all = öncelikle |
foreign cultures = yabancı kültür |
geography = coğrafya |
get dressed = giyinmek |
gravity and motion = yerçekimi ve hareket |
greetings and introductions = selamlama ve giriş |
hang up = (birşeyi) asmak |
hiking and orienteering = yürüyüş ve koşma |
history = tarih |
if you want my opinion = Eğer bana soracak olursan……. |
in my opinion = Bana göre |
in the beginning = başlangıçta |
information technology (IT) = bilişim teknolojisi |
interactive flat panel = etkileşimli tahta |
introduction to powerpoint = sunuma giriş |
literature = edebiyat |
map skills = harita becerileri |
movie club = Sinema kulübü |
opportunity = fırsat/imkan |
originally = aslen |
pen pal = mektup arkadaşı |
physical education (PE) = beden eğitimi |
put important notes and messages on bulletin board = ilan panosunda önemli notları ve mesajları yayınlamak, asmak |
recreational = eğlence |
regions of the world = dünyadaki bölgeler |
school timetable = okul zaman çizelgesi |
science = fen bilgisi |
science club = Bilim kulübü |
share = paylaşmak |
states of matter = maddenin halleri |
textbooks = ders kitapları |
the middle ages = ortaçağ |
theater history = tiyatro tarihi |
trigonometry = trigonometri |
typical = tipik |
watercolor rainbows = Suluboya tekniği |
way of life = yaşam tarzı |
welcoming = iyi/samimi karşılama |
wet chalk painting = ıslak tebeşirle boyama |
word processing = (bilgisayar) yazı işleme |
world war II = II.Dünya Savaşı |
writers and directors = yazarlar ve yönetmenler |
Aşağıdaki Commands (emir cümleleri), başında özne bulunmayan – fiille başlayan -, kişi(ler)den yapılması beklenilen eylem cümlelerini öğrenelim.
Answer the question! (Soruyu cevapla!)
Be quiet! (Sessiz ol! (Gürültü yapma!)
Be kind! (Kibar ol!)
Bring your books! (Kitaplarını getir!)
Brush your teeth! (Dişlerini fırçala!)
Close the window! (Pencereyi kapat!)
Come here! (Buraya gel!)
Clean the board! (Yazı tahtasını sil!)
Close your books! (Kitaplarını kapat!)
Do the homework! (Ev ödevini yap!)
Draw a picture! (Resim çiz!)
Get up early! (Erken kalk!)
Go to bed early! (Erken yat!)
Go to school! (Okula git!)
Keep the board clean! (Tahtayı temiz tut!)
Listen to me! (Beni dinle!)
Listen to the teacher! (Öğretmeni dinle!)
Look at the board! (Yazı tahtasına bak!)
Open the window! (Pencereyi aç!)
Open your books! (Kitaplarını aç!)
Pick up your pencil! (Kurşun kalemini al!)
Play the flute! (Flüt çal!)
Point to the map! (Haritayı göster!)
Put on your uniform! (Önlüğünü giy!)
Put up your finger! (Parmağını kaldır!)
Read the passage! (Pasajı oku!)
Repeat after me! (Benden sonra tekrarla!)
Run in the garden! (Bahçede koş!)
Turn the page! (Sayfayı çevir!)
Sit down! (Otur!)
Stand up! (Ayağa kalk!)
Study your lessons! (Derslerine çalış!)
Take your ruler! (Cetvelini al!)
Turn off the lights! (Lambaları kapat!)
Turn off the tap! (Musluğu kapat!)
Turn on the lights! (Lambaları aç!)
Wake up early! (Erken uyan!)
Write your name! (Adını yaz!)
Don’t ile başlayan emir cümlesiyle yasaklama
Don’t be late! (Geç kalma!)
Don’t bring your toys in the classroom! (Sınıfa oyuncaklarını getirme!)
Don’t cheat in the exam! (Sınavda kopya çekme!)
Don’t come to class late! (Derse geç gelme!)
Don’t draw on the walls! (Duvarlara resim çizme!)
Don’t eat hamburgers! (Hamburger yeme!)
Don’t drop litter on the floor! (Yere çöp akma!)
Don’t fight! (Kavga etme!)
Don’t make noise! (Gürültü etme!)
Don’t shout! (Bağırma!)
Don’t sleep in the class! (Sınıfta uyuma!)
Don’t sit on the grass! (Çimlere oturma!)
Don’t stand on the table! (Masanın üzerine çıkma!)
Don’t play ball in the class! (Sınıfta top oynama!)
Don’t run in the corridors! (Koridorlarda koşma!)
Don’t talk loudly in the class! (Sınıfta bağıra bağıra konuşma!)
Don’t write on the desk! (Sıranın üzerine yazı yazma!)
Okula Hazırlanmak Konulu Diyaloglar
Diyalog | Waking up for school | Okul için uyanmak |
---|---|---|
A | Wake up, it’s time for school. | Uyan, okul zamanı. |
B | I’m so tired. Let me sleep for ten more minutes. | Çok yorgunum. 10 dakika daha yatıyım. |
A | You have to get up and get ready for school. | Kalkıp okul için hazırlanman gerekiyor. |
B | I know, but just ten more minutes. | Biliyorum, sadece 10 dakika daha. |
A | I can’t let you go back to sleep, because you won’t wake back up. | Tekrar uyumana izin veremem, çünkü tekrar uyanamazsın. |
B | I promise I’ll wake up, in ten minutes. | Söz veriyorum uyanıcam, 10 dakika içinde. |
A | You still need to eat breakfast, take a shower, and get dressed. | Ama kahvaltı yapman, duş alman ve giyinmen gerekiyor. |
B | I realize that, and I can do all that when I wake up in ten minutes. | Farkındayım, onların hepsinin uyanınca 10 dakikada yaparım. |
A | I don’t want you to be late for school today | Okula geç kalmanı istemiyorum. |
B | I’m not going to be late today. | Bugün geç kalmıyacağım. |
A | Fine, ten more minutes. | İyi, 10 dakika daha. |
B | Thank you. | Teşekkür ederim. |
Öğretmen Öğrenci Diyalogları
Ms Jale: Good morning, I’m Ms Jale and im your chemistry teacher.
Günaydın Ben Bayan Jale ve sizin kimya öğretmeninizim!
Ali : Hi! I’mAli, nice to meet you teacher.
Ben Ali, memnun oldum öğretmenim.
Ms Jale: Ali, this is your classroom, why you are not in the class, and still drinking tea?
Ali, bu senin sınıfın, neden hala sınıfta olmak yerine çay içiyorsun?
Ali: Sorry, i go to class immediately.
Üzgünüm, hemen sınıfa geçiyorum.
2. PLANS – PLANLAR
Konu Kelimeleri ve Anlamları
all over the world = tüm dünyada | |||||||||||||||||||||||||||||||||
arrangement = düzenleme | |||||||||||||||||||||||||||||||||
ashamed = utanmış | |||||||||||||||||||||||||||||||||
assess your time = zamanı değerlendirmek | |||||||||||||||||||||||||||||||||
assess = değerlendirmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||
blank DVDs = Boş dvdler | |||||||||||||||||||||||||||||||||
calender = takvim | |||||||||||||||||||||||||||||||||
classmates = sınıf arkadaşı | |||||||||||||||||||||||||||||||||
cooky = kurabiye | |||||||||||||||||||||||||||||||||
disappointed = hayal kırıklığına uğramış | |||||||||||||||||||||||||||||||||
Geleceğe dönük olarak yapmış olduğumuz planlardan bahsetmek için be going to kalıbını kullanarak geleceğe dönük planlar anlatılır.What will you this evening? Bu akşam ne yapacaksın”. I’m going to visit my grandmother this evening. Bugün öğleden sonra büyük annemi ziyaret edeceğim. Murat and Özlem are going to marry next month. Murat ve Özlem gelecek ay evlenecekler. Gelecekte herhangi bir olayın olacağına dair kesin bir belirti varsa.I think it is going to rain. I just felt a drop. Sanırım yağmur yağacak, bir yağmur damlası hissetim. You are yawning very much. You’re going to sleep. Çok esniyorsun yakında uyuyacaksın. Do you have a plan for the weekend? Haftasonu için bir planın var mı? Yes, I’m going to paint the walls. Evet, duvarları boyayacağım. |
Olumlu cümle örnekleri
I am going to see Ali tonight. Bu akşam Ali’yi görmeye gideceğim.
You are going to stay at Rixos hotel during your journey. Seyahatiniz boyunca Rixos otelde kalacaksınız.
She is going to be 18 years this month. O bu ay 18 yaşına basacak.
He is going to go to Ankara next moth. O gelecek ay Ankara’ya gidecek.
It is going to rain today. Bugün yağmur yağacak.
We are going to move to London next year. Gelecek yıl Londra’ya taşınacağız.
They are going to drink milk this afternoon. Onlar bu öğleden sonra süt içecekler.
Sarp and Mine are going to run tomorrow. Sarp ve Mine yarın koşacaklar.
Olumsuz cümle örnekleri
He is not going to stay at home this Sunday. O bu Pazar evde kalmayacak.
We are not going to go picnic this weekend. Bu hafta sonu piknik yapmayacağız.
He is not going to work. O eçalışmayacak.
I am not going to come today Bugün gelmeyeceğim.
I don’t see any cloud, It is not going to rain. Hiç bulut görmüyorum, yağmur yağmayacak.
My friend said that He is not going to holiday. Arkadaşım tatile gitmeyeceğini söyledi.
We are not going to school in the summer. Biz yazın okula gitmeyeceğiz.
Soru cümle örnekleri
Are you going to go army when You are 20. 20 yaşına geldiğinde askere gidecek misin?
Are you going to play football. Futbol mu oynayacaksın?
Is he going to Cinema? O sinemaya mı gidecek?
Are they going to buy a new car? Onlar yeni bir araba mı satın alacak?
What are you going to do tonight? Bu akşam ne yapacaksın?
What are you going to do after the summer holiday? Yaz tatilinden sonra ne yapacaksın?
3. LEGENDARY FIGURE – EFSANEVİ FİGÜRLER
Konu Kelimeleri ve Anlamları
Attack: hücum, saldırı |
Banquet: ziyafet |
Blind: kör |
Boiling with rage: küplere binmek |
Borrow: ödünç almak |
Brave: cesur |
Coast: kıyı, sahil |
Cruel: gaddar, hain |
Defeat: yenmek, bozguna uğratmak |
Dunk: batırmak |
Epic tales: destansı hikayeler |
Fight: kavga, dövüş |
Find out: keşfetmek, discover |
Fort: kale |
Front line: cephe |
Fur coat: kürk |
Generation: nesil |
Granny: nene |
Grow up: büyümek |
Hall: salon |
Housekeeper: hizmetçi |
Ignore: önemsememek |
In no time: çabucak,hemen |
Invade: saldırmak |
Masterpiece: başyapıt |
Mausoleum: kabir |
Motherland: vatan, memleket |
Noble: soylu, asil |
Offer: teklif, önerİ |
On cloud nine, extremely happy: bulutların üzerinde, çok mutlu |
Orally: sözlü olarak |
Plainly: sade |
Pot: kazan |
Put on: giymek, wear |
Put up: inşa etmek |
Raid: baskın |
Respect: saygı |
Return: geri dönmek |
Revenge: öc, intikam |
Ruler: hükümdar |
Silk: ipek |
Statue: heykel |
Storyteller: öykücü |
Unique: tek, eşsiz |
Veteran: kıdemli, çok tecrübeli |
Vizier: vezir |
Welcome: karşılamak |
Witty: esprili |
Ataturk’s Life – Atatürk’ün Hayatı
Atatürk was born in 1881 in Salonika. Atatürk 1881’de Selanik’te doğdu.
His mother’s name was Zübeyde Hanım, his father’ name was Ali Rıza Efendi. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir.
Firstly he went to the religious school reluctantly for a short time and then he registered to Şemsi Efendi School. İlk önce isteksiz bir şekilde kısa süreliğine din okuluna gitti, sonrasında da Şemsi Efendi Okulu’na kayıt oldu.
Without telling his parents, Atatürk attended to the military exam and he went on his school life in military schools. Ailesine söylemeden askeri sınava girdi ve okul hayatına askeri okullarda devam etti.
In 1893, his mathematics teacher gave him a second name, Kemal (meaning perfection and maturity). 1893 yılında matematik öğretmeni tarafından adına “Kemal” (mükemmellik ve olgunluk anlamında) ilave edilerek Mustafa Kemal adını aldı.
After graduated from military school, he began to his job carrier in Damascus. Harp Akademisi’nden yüzbaşı rütbesiyle mezun olarak Şam’da göreve başladı.
In the times of Ottoman Empire, he attended to the Tripoli War, Balkan Wars and First World War.
Osmanlı Devleti zamanında Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’na katıldı.
After defeated in First World War, Ottoman Empire signed Armistice of Mudros. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılınca Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.
As a result of this armistice, national territory was begun to occupy, thus in 19 May 1919, Mustafa Kemal began to his journey to Samsun to start national resistance. Bu antlaşma uyarınca vatan topraklarının işgalinin başlaması üzerine Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak milli mücadeleyi başlattı.
After issuing Havza and Amasya Circulars, he gathered Erzurum and Sivas Congress. Havza ve Amasya Genelgelerini yayınladıktan sonra, Erzurum ve Sivas Kongrelerini topladı.
In Sivas Congress, he gathered together all national associations in one union and assembled Defense of Rights for Anatolia and Roumelia. Sivas Kongresi ile bütün milli cemiyetleri tek çatı altında birleştirerek Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ni kurdu.
After Sivas Congress, he had a conference with Istanbul Government about Amasya Negotiation. Sivas Kongresi’nin ardından İstanbul Hükümeti ile Amasya Görüşmesini yaptı.
Thus, Istanbul Government recognized formally the name of Representation Committee. Böylece İstanbul Hükümeti, Temsil Heyetinin varlığını resmen tanımış oldu.
Mustafa Kemal was selected as a president of the assembly and government on 23 April 1920 with establishing of the Grand National Assembly.
Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması ile Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçildi.
On 5 August 1921, Mustafa Kemal was promoted to Commander in chief of the forces by the Grand National Assembly. 5 Ağustos 1921’de kendisine Meclis tarafından Başkomutanlık görevi verildi.
After Battle of Sakarya victory, on 19 September 1921, Mustafa Kemal Pasha was graced by the Grand National Assembly the rank of “Marshal” “Ghazi”. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardından, Gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesi ile onurlandırıldı.
Ghazi Mustafa Kemal who rescued the country from the enemies began the first president of the Republic of Turkey with the establishment of republic on 29 October 1923. Düşmanın tamamen yurttan atılmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin ilan edilmesi ile beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.
In 1934, the surname of “Atatürk” was given to Ghazi Mustafa Kemal by the assembly. 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal’e meclis tarafından “Atatürk” soyadı verildi.
Atatürk made the Republic of Turkey to reach the status of civilized countries with his revolutions. Atatürk, gerçekleştirmiş olduğu inkılâplar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin medeni ülkeler seviyesine çıkmasını sağladı.
Ghazi Mustafa Kemal, the founder of the Republic of Turkey, died on 10 November 1938 in Dolmabahçe Palace. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
4. TRADITIONS – GELENEKLER
Konu Kelimeleri ve Anlamları
admire = hayran olmak |
agriculture = tarım |
alike = benzer |
ancestor = ata |
arrival = geliş |
attitudes and feelings = tutumlar ve duygular |
batik mumla = kumaş boyama |
beloved = sevgili |
bigger gap = büyük boşluk |
blow the candle = mum üflemek |
brand-new = yepyeni |
buggy = fayton |
carpet weaving = halı dokuma |
carrying loads = yük taşıma |
central heating boiler = kombi |
climate = iklim |
close-fitting = üste oturan (giysi) |
clothing = giyim |
coincidence = rastlantı |
community = topluluk |
complexity = karmaşa |
conservative = muhafazakar |
contemporary = modern |
contrast = karşılaştırmak |
copper work = bakır işi |
cottage = kulübe |
countryside = kırsal bölgeler |
curved = kavisli |
dawn = şafak |
descendant = neslinden olan |
development = gelişme |
digestion =sindirim |
disappear = gözden kaybolmak |
disease = hastalık |
dishwasher = bulaşıkçı |
drip = damla |
dryer machine = kurutma makinesi |
elevator = asansör |
embroidery = nakış |
equipment = araç gereç |
fame = nam, ün |
farming = çiftçilik |
fashion industry = moda endüstrisi |
fertile land = verimli arazi |
funeral = cenaze |
gather = toplanmak |
global world = küresel dünya |
handcraft = el sanatı |
hanging the clothes out = giysileri asmak |
heating the room with a stove = soba ile odayı ısıtmak |
home-based = ev tabanlı |
household = chores ev işleri |
housing = konut |
Indonesia = Endonezya |
income level = gelir seviyesi |
incredible = inanılmaz |
ingredients = içindekiler |
innovation = yenilik |
invention = buluş |
keep up with = ayak uydurmak |
landline = sabit telefon hattı |
legendary = efsanevi |
loose = dökümlü (giysi) |
machinery = makineler |
Malaysia = Malezya |
Mediterranean = Akdeniz |
milking machine = süt sağma makinesi |
milking the cow = ineği sağmak |
nutritious = besleyici |
ornament = süslemek |
pesticide = böcek ilacı |
plain = sade |
plowing = pullukla sürme |
plowing machine = pulluk |
plowing the land = toprağı sürmek |
pottery = çömlekçilik |
preserve = korumak |
primitive = ilkel |
production economy = üretim ekonomisi |
profit oriented = kar odaklı |
region = din |
regional = bölgesel |
resist = direnmek |
revolutionary = devrimci |
rooster = horoz |
self-sufficient = kendine yeten |
smart phone = akıllı telefon |
social life = sosyal hayat |
soil = toprak |
space ship = uzay gemisi |
speculative = spekülatif |
spicy = baharat |
stick to = bağlı kalmak |
Swiss = İsviçre halkı |
thus = böylece |
tile making = çinicilik |
traditions = gelenek görenek |
transportation = ulaşım |
until a certain age = belirli yaşa kadar |
vivid colors = canlı renkler |
washing machine = çamaşır makinesi |
washing the clothes by hand = çamaşırları elde yıkamak |
washing the dishes = bulaşıkları yıkamak |
wind mill = rüzgar değirmeni |
workaholic = işkolik |
worldwide = dünya çapındaki |
Hacivat Karagöz Türkçe İngilizce Konuşmaları
Turkish handcrafts in Anatolia – Anadolu’da Türk el sanatları
Turkis Culture – Türk Kültürü
Turkey ‘s Culture and traditions with generability is very nice with a culture
Türk’ün Kültürü genelekleriyle ve görenekleriyle çok güzel bir kültürdür .
If the sample data such as type of culture in the great feast of the hand to be kissed.
Türk kültüründen örnek verirsek mesela bayramlarda büyüklerin elinin öpülmesi.
Shooting in the air is regarded as a celebratory gesture in Turkish culture.
Havaya ateş açmak, Türk kültüründe bir sevinç ve kutlama hareketi olarak görülüyor.
5. TRAVEL – SEYAHAT
Seyahat – To travel
- I want to travel to Europe next summer. Bir sonraki yaz Avrupa’ya seyahat etmek istiyorum.
- Murat wants to travel the world. Murat dünyayı gezmek istiyor.
Yurt dışına seyahat – To travel abroad
- My brother loves to travel abroad. Kardeşim yurtdışına seyahat etmeyi çok seviyor.
(Ulaşım şekliyle) gezmek-To travel by
- My friend wants to travel America by car. Arkadaşım Amerika’yı arabayla gezmek istiyor.
- I’m going to Ankara by bus. Ankaraya otobüs ile gidiyorum.
Hazırlık-Preparation
- I’m making early preparations for my travel. Yolculuğum için erken hazırlık yapıyorum.
Pasaport-Passport
- Don’t forget to bring your passport with you. Pasaportunu yanında getirmeyi unutma.
- I can’t find my passport. Pasaportumu bulamıyorum.
Otel ayırtmak-To book a hotel
- I booked a hotel for next week. Bir sonraki hafta için otel ayırttım.
- We should book our hotel before we leave. Hotelimizi gitmeden önce ayırtmalıyız.
Bilet-Ticket
- I bought my plane ticket online. Uçak biletlerimi internetten satın aldım.
- The interrail ticket cost me 300 euros. Interrail biletleri bana 300 euroya mal oldu.
Vizeye başvurmak-To apply for visa
- I applied for the visa a month ago. Vizeye bir ay önce başvurdum.
- When did you apply for the visa? Vizeye ne zaman başvurdun?
Konsolosluk-Consulate
- Is there any news from the consulate? Konsolosluktan haber var mı?
- I have to go to the Austrian consulate in order to get my visa. Vizemi almam için Avusturya konsolosluğuna gitmem gerekiyor.
Evrak işleri – Paper work
- The paperwork required to get the visa is too much. Vize almak için gerekli olan evrak işleri çok vazla.
- I have to complete this paperwork. Bu evrak işlerini tamamlamam lazım.
Bavul – Suitcase
- I have to unpack my suitcase. Bavulumu boşaltmam lazım.
- I need a new suitcase. Yeni bir bavula ihtiyacım var.
Az para ile birşey yapmak – To be on a budget
- I am going to travel Europe on a budget. Avrupayı az parayla/Ucuza gezeceğim.
- How can i travel on a budget? Az parayla nasıl seyahat edebilirim?
- I can’t spend too much money, I’m on a budget. Çok fazla para harcayamam, az param var/Bütçem az.
Not: Bazı cümlelerde travel Europe ve bazılarında travel to Europe yazılıyor. Arada bir fark var. “Travel Europe” dendiği zaman “Avrupayı gezmek” denmiş oluyor.”Travel to Europe” dendiği zaman ise “Avrupa’ya seyahat” demiş oluyor.
Para harcamak – To spend money
- I can’t spend more than 100 liras. 100 liradan fazla harcayamam.
- I spent 250 liras last week. Geçen hafta 250 lira harcadım.
- I am going to spend 130 liras on my shoes.(Ayakkabılarıma 130 lira harcayacağım.)
Konaklama – Accommodation
- We need to plan our accommodation. Konaklamamızı planlamamız lazım.
- Accommodation is not an issue. Konaklama bi sorun değil.
Sırt çantası – Backpack
- Our backpacks are very cheap. Sırt çantalarımız çok ucuz.
- We need to buy high quality backpacks. Yüksek kalitede sırt çantaları almalıyız.
Havaalanı – Airport
- Hurry!We are going to be late for the airport. Acele et!Havaalanına geç kalacağız.
- My friend will drop me off at the airport. Arkadaşım beni havaalanına bırakıcak.
Not: Son cümlede “Drop off” kullandım.Buna İngilizce’de idiom deniyor.Idiom, birkaç kelimenin bir araya gelmesiyle tamamen farklı anlamda bir kelimenin oluşmasıdır.Günlük hayatta sıkça kullanılırlar(Hang out, rip off, take out gibi).Burada “Drop off” bir yere bırakmak anlamına geliyor.
Uçuş – Flight
- How was your flight? Uçuşun nasıl geçti?/Yolculugun nasıl geçti?
- We wish you to have a pleasant flight. İyi bir yolculuk geçirmenizi diliyoruz.
Rötar – Delay
- Do you know what’s causing the delay? Gecikmenin sebebini biliyor musun?
- I get frustrated by small delays. Küçük gecikmelerden ötürü sinirleniyorum.
- Our flight was delayed by 15 minutes. Uçuşumuz 15 dakika rötarlı.
Yurt dışı uçuşlar – International flights
- I need to find a website that sells cheap international flight tickets. Ucuza yurt dışına uçuş bileti satan bir site bulmalıyım.
Yurt içi uçuşlar – Domestic flights
- If your flight is domestic you don’t have to be at the airport 2 hours before your flights. Eğer uçuşun yurt içi uçuşuysa havaalanına uçuşundan 2 saat önce gelmene gerek yok.
Bagaj – Luggage
- I am going to pick up my luggagefirst. Önce bagajımı alacağım.
- Your luggage shouldn’t be so heavy. Bagajın bukadar ağır olmamalı.
Kalkış saati – Departure time
- The departure time of my flight is 10 am. Uçağın kalkış saati sabah 10.
Varış saati – Arrival time
- Can you send me your arrival time? Varış saatini bana yollar mısın?
- I am not sure about my arrival time. Varış saatimden emin değilim.
Zaman dilimi – Time zone
- You should not forget to adjust your clock when traveling to a different time zone. Başka bir zaman dilimine seyahat ederken saatini ayarlamayı unutmamalısın.